arabayı durdurdu. Hoca Efendi hemen konuşmaya başladı: “Bu gece ağleb-i ihtimal, leyle-i kadirdir.
{Hazret-i Üstâd’ın Kastamonu’dan ne zaman alındıgı hakkında tek me’hazımız şu kavl-i âhad sayılan tek râvili rivayet yoludur. Bu rivayet kavl-i ahad olmakla birlikte, onu cerh eden ikinci bir rivayet yolu da yoktur. Tüm rivayetler, bu hadise 1943 yılı Ramazan ayı içinde olduğu cihetindendir. Biz de Ustad’ın bu yolculuk tarihini mezkur rivayete bina ederek tarih sıralamalarını ona göre tanzim ettik. Bunun yanında, az ilerde nakledeceğimiz Selâhaddin Çelebi’nin hatırasında da “Üstâd’ın Ankara’ya getirildigi günler, Ramazan sonu” diye kaydedilmektedir. A.B.}
Diğer günlerde Kur’ân okunursa, harf başına on sevab, Ramazanda okunursa, bin sevab, leyle-i Kadirde okunursa, otuzbin sevab verilir.
Size, şimdi “şu işi yaparsanız beş sarı lira var.” denilse onu kazanmak için o işi yapar mısınız?”
Yolcular: “Evet yaparız ve isteriz” diye cevab verince, Hoca Efendi, konuşmasına devamla: “Bu fanî hayatta beş sarı lira kazanmak için bütün gücünüzü ve enerjinizi sarfedersiniz. Sonsuz ebedî bir hayat için dağarcığınıza azık hazırlamak istemez misiniz?”
Yolcular: “Evet isteriz” deyince, Bediüzzaman:
“Öyle ise, şimdi her Müslüman üç ihlâs, bir fatiha, bir ayetel kürsî okursa, ebedi hayatı için dağarcığına azık hazırlamış olur” dedi.
şöför Rizeli Lütfi ve diğer yolcular, “Allah razı olsun Hocam sizden” dediler.
Az sonra ıftar vakti geldi, Ilgaz’ın meşhur çamlığındaki su başında otobüs iftar molası verdi. Orada hoca efendiye Belediye tarafından verilen azık ile benimkini değiştirdik ve öylece iftar yaptık. Akşam namazını da beraber kıldık. Ilgaz’da Hoca Efendi’den ayrıldım ve işime gittim. Fakat bir kaç gün sonra beni de tevkif ederek ınebolu’ya oradan da Denizli’ye sevk ettiler. Ben Denizli’ye gittigimde Henüz Hoca Efendi’yi oraya getirmemişlerdi. Hapishanedeki arkadaşlar merakla “Üstâd Hazretlerini gördünüz mü?” diye sorunca. Ilgaz yolunda araba içinde yazdırdığı ayet hatırıma geldi. Onu çıkarıp arkadaşlara okudum. Yolda cereyan eden hadiseleri de anlattım. Onlar da teselli bulup çok memnun oldular
{Bilinmeyen Taraflarıyla Said-i Nursi 2. Baskı, s: 308.}
Üstâd Kastamonu’dan alındığı gün, ınebolu’lu Selahaddin Çelebi’nin Kastamonulu’lardan duymuş olduğu bir rivayet de şöyledir:
“Üstâd Kastamon’nun olukbaşı Karakolundan ayrılırken, oradaki
{Hazret-i Üstâd’ın Kastamonu’dan ne zaman alındıgı hakkında tek me’hazımız şu kavl-i âhad sayılan tek râvili rivayet yoludur. Bu rivayet kavl-i ahad olmakla birlikte, onu cerh eden ikinci bir rivayet yolu da yoktur. Tüm rivayetler, bu hadise 1943 yılı Ramazan ayı içinde olduğu cihetindendir. Biz de Ustad’ın bu yolculuk tarihini mezkur rivayete bina ederek tarih sıralamalarını ona göre tanzim ettik. Bunun yanında, az ilerde nakledeceğimiz Selâhaddin Çelebi’nin hatırasında da “Üstâd’ın Ankara’ya getirildigi günler, Ramazan sonu” diye kaydedilmektedir. A.B.}
Diğer günlerde Kur’ân okunursa, harf başına on sevab, Ramazanda okunursa, bin sevab, leyle-i Kadirde okunursa, otuzbin sevab verilir.
Size, şimdi “şu işi yaparsanız beş sarı lira var.” denilse onu kazanmak için o işi yapar mısınız?”
Yolcular: “Evet yaparız ve isteriz” diye cevab verince, Hoca Efendi, konuşmasına devamla: “Bu fanî hayatta beş sarı lira kazanmak için bütün gücünüzü ve enerjinizi sarfedersiniz. Sonsuz ebedî bir hayat için dağarcığınıza azık hazırlamak istemez misiniz?”
Yolcular: “Evet isteriz” deyince, Bediüzzaman:
“Öyle ise, şimdi her Müslüman üç ihlâs, bir fatiha, bir ayetel kürsî okursa, ebedi hayatı için dağarcığına azık hazırlamış olur” dedi.
şöför Rizeli Lütfi ve diğer yolcular, “Allah razı olsun Hocam sizden” dediler.
Az sonra ıftar vakti geldi, Ilgaz’ın meşhur çamlığındaki su başında otobüs iftar molası verdi. Orada hoca efendiye Belediye tarafından verilen azık ile benimkini değiştirdik ve öylece iftar yaptık. Akşam namazını da beraber kıldık. Ilgaz’da Hoca Efendi’den ayrıldım ve işime gittim. Fakat bir kaç gün sonra beni de tevkif ederek ınebolu’ya oradan da Denizli’ye sevk ettiler. Ben Denizli’ye gittigimde Henüz Hoca Efendi’yi oraya getirmemişlerdi. Hapishanedeki arkadaşlar merakla “Üstâd Hazretlerini gördünüz mü?” diye sorunca. Ilgaz yolunda araba içinde yazdırdığı ayet hatırıma geldi. Onu çıkarıp arkadaşlara okudum. Yolda cereyan eden hadiseleri de anlattım. Onlar da teselli bulup çok memnun oldular
{Bilinmeyen Taraflarıyla Said-i Nursi 2. Baskı, s: 308.}
Üstâd Kastamonu’dan alındığı gün, ınebolu’lu Selahaddin Çelebi’nin Kastamonulu’lardan duymuş olduğu bir rivayet de şöyledir:
“Üstâd Kastamon’nun olukbaşı Karakolundan ayrılırken, oradaki
Yükleniyor...