Hazin Bir Dram
Denizli hapsinde kimisi on ay, kimisi dokuz ay ve bazıları daha az olarak hapis bekledikten sonra. mahkemenin beraet kararıyla tahliye olup çıkan mazlumlar; bir kaç gün içerisinde herkes kendi memleketine ve evlerine dağılıp gittiler. Ama bir yere gidemiyen ve belli bir yeri ve meskeni olmıyan birisi vardı. O da Hazret-i Üstâd Bediüzzaman Said-i Nursi idi. Evet Üstâd Hazretleri, mahkemenin şu beraet kararına rağmen, yine de serbet değildi. Ankara Hükümeti Bakanlar kurulunun vereceği karar ve tayin edeceği yere gidebilecekti ancak...
{Bu ifadelerimiz kader cihetindeki hikmetler ve faydalar noktasında değil, insanların acib zulümlerinin ve katmerli keyfî kanunlarının tablolarını göstermeye bakar.}
Ankara’dan gelecek emir ve karar için Üstâd Denizli vilâyetinde 47 gün bekletildi. Nihayet mahkeme kararı ve hukuk ve kanun diye bir şey tanımayan; kanunu da hukuku da, hükmü de ancak kendi zatları ve keyfleri olan adamların keyfi ve zulümlu emri Ankara’dan geldi; Bediüzzaman Said-i Nursi Afyon Karahisar’ın Emirdağı’ kazasında mecburî iskâna tabi’ tutulacaktı.Tâbiki emir hemen yerine getirildi. Biraz da göstermelik olarak bir miktar harcırah da gönderilmişti. Ağustos ayı başında yine muhafızlar nezaretinde Üstâd Hazretleri Denizli’den Emirdağ’a gönderildi.
Hazret-i Üstâd, mahkemenin iade kararını verdiği kitaplarının geri alınması için temyiz kararını bekledi. Bu arada kitap sahipleri olan bütün nur talebeleri de, kitaplarının Üstâd Bediüzzaman Haıretlerine verilmesi için vekâletnameler gönderdiler. Nihayet temyiz mahkemesi de, mahkemenin kararını onaylayınca bir müddet yine bekledikten sonra, Üstâd Denizli Barosu Avukatlarından Ziya Sönmez’e, umum kitap ve eşyalarını mahkemeden teslim alması için Emirdağ Noterliğinden 22.3.1945 tarihinde bir umumi vekâletnâme çıkararak Avukat Ziya’ya gönderdi.
Avukat Ziya Sönmez de iki üç ay sonra, yani 29.6.1945 tarihinde mahkeme emanet memurluğunda bulunan kitapların kendisine teslimi hususunda Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığından müzekkere çıkarttı ve bütün kitap ve saire eşyayı teslim alarak Üstâd’a göndermek üzere, Denizli’li tüccar Hafız Mustafa’ya teslim etti.
Ve Geniş Tafsilat
Denizli hapis hadisesinin bir genel haritasını üstteki fezleke ile çizdikten sonra, geniş tafsilatına ve hadiselerin belge ve vesikalarına geçmek istiyoruz.
Evet üstteki fezlekede beyan edildiği üzere,1943 yılının temmuz sonu veya ağustos başında, Denizli vilâyetinin Çivril kazasının Homa nahiyesinde ve köylerinde, Nur risalelerinin hakikatlarını neşretmele meşgul Atıf Egemen isminde faal bir Nur talebesi, nurlu ve hakikatlı hizmetlerini engellemek; Daha doğrusu bir plân neticesinde, oynanan bir oyunla kaza merkezinin müftü ve vaiziyle el birliği ederek evvelâ cami’lerde vaızlarla Risale-i Nur, Hatta Üstâd Hazretlerinin şahsı ve Nur talebesi Atıf Egemen aleyhinde,
Denizli hapsinde kimisi on ay, kimisi dokuz ay ve bazıları daha az olarak hapis bekledikten sonra. mahkemenin beraet kararıyla tahliye olup çıkan mazlumlar; bir kaç gün içerisinde herkes kendi memleketine ve evlerine dağılıp gittiler. Ama bir yere gidemiyen ve belli bir yeri ve meskeni olmıyan birisi vardı. O da Hazret-i Üstâd Bediüzzaman Said-i Nursi idi. Evet Üstâd Hazretleri, mahkemenin şu beraet kararına rağmen, yine de serbet değildi. Ankara Hükümeti Bakanlar kurulunun vereceği karar ve tayin edeceği yere gidebilecekti ancak...
{Bu ifadelerimiz kader cihetindeki hikmetler ve faydalar noktasında değil, insanların acib zulümlerinin ve katmerli keyfî kanunlarının tablolarını göstermeye bakar.}
Ankara’dan gelecek emir ve karar için Üstâd Denizli vilâyetinde 47 gün bekletildi. Nihayet mahkeme kararı ve hukuk ve kanun diye bir şey tanımayan; kanunu da hukuku da, hükmü de ancak kendi zatları ve keyfleri olan adamların keyfi ve zulümlu emri Ankara’dan geldi; Bediüzzaman Said-i Nursi Afyon Karahisar’ın Emirdağı’ kazasında mecburî iskâna tabi’ tutulacaktı.Tâbiki emir hemen yerine getirildi. Biraz da göstermelik olarak bir miktar harcırah da gönderilmişti. Ağustos ayı başında yine muhafızlar nezaretinde Üstâd Hazretleri Denizli’den Emirdağ’a gönderildi.
Hazret-i Üstâd, mahkemenin iade kararını verdiği kitaplarının geri alınması için temyiz kararını bekledi. Bu arada kitap sahipleri olan bütün nur talebeleri de, kitaplarının Üstâd Bediüzzaman Haıretlerine verilmesi için vekâletnameler gönderdiler. Nihayet temyiz mahkemesi de, mahkemenin kararını onaylayınca bir müddet yine bekledikten sonra, Üstâd Denizli Barosu Avukatlarından Ziya Sönmez’e, umum kitap ve eşyalarını mahkemeden teslim alması için Emirdağ Noterliğinden 22.3.1945 tarihinde bir umumi vekâletnâme çıkararak Avukat Ziya’ya gönderdi.
Avukat Ziya Sönmez de iki üç ay sonra, yani 29.6.1945 tarihinde mahkeme emanet memurluğunda bulunan kitapların kendisine teslimi hususunda Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığından müzekkere çıkarttı ve bütün kitap ve saire eşyayı teslim alarak Üstâd’a göndermek üzere, Denizli’li tüccar Hafız Mustafa’ya teslim etti.
Ve Geniş Tafsilat
Denizli hapis hadisesinin bir genel haritasını üstteki fezleke ile çizdikten sonra, geniş tafsilatına ve hadiselerin belge ve vesikalarına geçmek istiyoruz.
Evet üstteki fezlekede beyan edildiği üzere,1943 yılının temmuz sonu veya ağustos başında, Denizli vilâyetinin Çivril kazasının Homa nahiyesinde ve köylerinde, Nur risalelerinin hakikatlarını neşretmele meşgul Atıf Egemen isminde faal bir Nur talebesi, nurlu ve hakikatlı hizmetlerini engellemek; Daha doğrusu bir plân neticesinde, oynanan bir oyunla kaza merkezinin müftü ve vaiziyle el birliği ederek evvelâ cami’lerde vaızlarla Risale-i Nur, Hatta Üstâd Hazretlerinin şahsı ve Nur talebesi Atıf Egemen aleyhinde,
Yükleniyor...