kişilere tetkik ettiriniz!..” diye mahkemeden taleb etti. Mahkeme Üstâd’ın bu yerinde ve haklı ve ispatlı talebini kabul etti... Ve hadise, dosyasıyla birlikte tüm kitaplar ve mektuplar yeniden bir Âlim bilir kişiye tetkik ettirilmek üzere Ankara Ağır ceza mahkemesi kanalıyla tetkiki için 9. 3. 1944 tarihinde Ankara’ya yollandı.

Ankara 1.Ağır ceza reisi Emin Böke’nin riyaseti altında yüksek bir ilim hey’eti, ehl-i vukuf olarak tayin ettirildi.

{Denizli dosyası hususi, s: 73.}



Bu, bir derece ilme vekıf ikinci ehl-i vukuf, dosyayı ve bütün risale ve mektuplarını gayet titizlik içerisinde inceden inceye tetkik etmeye başladı... Ve 22 Nisan 1944 tarihinde bitirerek, mütalâasıyla birlikte dosyayı ait olduğu makama teslim etti. Bir kaç gün içinde Denizli Ağır ceza mahkemesine gelen bu ikinci ehl-i vukuf raporuna, Üstâd Hazretleri % 90 memnun oldu ve kabul etti. Fakat cüz’î bir kaç sehivlere karşı tashih mahiyetinde mahkeme nezdinde cevablar da verdi.

Nihayet 31 Mayıs 1944 çarşamba günü, Denizli mahkemesi, dava ile ilgilenen müdde-i umumisi de son mütalâasını beyan etti. Aynı günde Hazret-i Üstâd, savcının tecziye talebine karşı çok kısa ve sözlü bir cevab verdi. Yazılı olarak da ikinci ehl-i vukuf raporunun bazı sehivli noktalarına cevab vermişti.

Bilâhare Üstâd, savcının tecziye talebine dair olan mütalâasına genişçe i’tiraz ve ilmi cevablar verdikten sonra, Denzli Ağır ceza mahkemesi 15 Haziran 1944’de karara vardı ve Berat!.. Beraatle beraber bütün kitapların sahiplerine iadesi... Aynı günde başta Üstâd olmak üzere bütün mazlum maznunlar tahliye edildiler.

Fakat Savcı tecziye iddiasında israr ederek, müddeti içerisinde mahkemenin kararını temyiz etti. Dosya, Ankara temyiz birinci dairesine tevdi’ edildi. Temyiz mahkemesi dosyayı kısa zamanda inceledi ve karara vardı. 30.12.1944 tarihinde, Denizli Ağ-ır Ceza Mahkemesinin kararını âdil bularak oy birliğiyle tasdik etti.



Yükleniyor...