düşmanlık vaziyeti dostluğa çevrildi. Hem adliyenin büyük memurları ve taharrî komiserleri şiddetli taharrî ve müsadere için geldikleri halde, elliden ziyade kitaplardan hiç birine el uzatmadan yalnız o risalelerin kerametlerini kısmen dinliyerek, onların ma’nevî himayeti altında risaleler muhafaza edildi. Yalnız “Müdafaat “ve” Onaltıncı Mektup” ve “Ramazaniye”risalesini mütalâa etmek için biz verdik.
İçüncü günde daha şiddetli arama ve taharrî etmek için zabıtanın siyasî komiseri, bir taharri komiseri ile geldiği vakitte, iki üç saat evvel, üç kerametli Risalelerin kumandasında bütün risaleler kendilerini ellere vermemek için ortada görünmediler. Bütün iki saat o taharrî neticesinde Ankara’dan gelen bir Ramazan tebriki ile
{Bu tehrik mektubu Ankara’da felsefe hocalığını yapan dindar bir hanımdan Üstâd’a gelmişti. Bu yüzden o muallime hanım da, Ankara’da günlerce ifadelerde ta’ciz edilmişti. A.B.}
Bir Ramazan Risalesini elde ettiler. Mütalaadan sonra iade etmek va’diyle aldılar. Bütün bu halât, yüksekte duran Mu’cizatlı Kur’ân-ı Azim-üş şan ile beraber, ı’cazlı Hizb-i Kur’ânî nin nüshaları ve Hizb-i Nurînin risaleleri bu harika vaziyeti gösterdiler. Cenab-ı Hakk’a onların hurûfatı adedince ve şehr-i Ramazanın dakikalarının âşireleri sayısınca hamd’ü sena ediyoruz. Elhamdülillah alâ külli hal.
Hem hastalıktan gelen teessür ve Atıf hadisesiyle kalbime gelen teellüm ve onlara acımak ve Isparta’ya sirayet etmek endişesinden neş’et eden sıkıntı.. ve bu mübarek şehirde Risale-i Nur’un “Sırren Tenevveret”perdesi altına girmesi ve üçüncü günde iki taharriden sonra, akşama kadar gelen ve gidenlerin mütemadiyen tarassud edilmesi ve Emin’in hanesi de bir şey bulunmadan taharri edilmesi cihetiyle, ziyade muztarip ve müteelim iken; Cenabı Erham-ür Rahiminin Rahmetiyle şimdiye kadar devam eden ınayet-i İlâhiye himayeti ve rızaya teslim ve tevekkül.. Ve ihlâsın verdikleri teselli, bütün o muz’iç şeyleri akim bıraktı. Kemal-ı ferah ve istirahatla; “Görelim Mevlâm neyler, Neylerse güzel eyler.” deyip kemal-i teslimiyetle müsterih olduk. Siz de öyle olunuz, fütûr getirmeyiniz.
Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ederiz.
Kardeşiniz
Said-i Nursi
{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 449.}
Aynı hadiseden haber veren ve etraflıca anlatan Üstâd’ın ikinci mektubu:
İçüncü günde daha şiddetli arama ve taharrî etmek için zabıtanın siyasî komiseri, bir taharri komiseri ile geldiği vakitte, iki üç saat evvel, üç kerametli Risalelerin kumandasında bütün risaleler kendilerini ellere vermemek için ortada görünmediler. Bütün iki saat o taharrî neticesinde Ankara’dan gelen bir Ramazan tebriki ile
{Bu tehrik mektubu Ankara’da felsefe hocalığını yapan dindar bir hanımdan Üstâd’a gelmişti. Bu yüzden o muallime hanım da, Ankara’da günlerce ifadelerde ta’ciz edilmişti. A.B.}
Bir Ramazan Risalesini elde ettiler. Mütalaadan sonra iade etmek va’diyle aldılar. Bütün bu halât, yüksekte duran Mu’cizatlı Kur’ân-ı Azim-üş şan ile beraber, ı’cazlı Hizb-i Kur’ânî nin nüshaları ve Hizb-i Nurînin risaleleri bu harika vaziyeti gösterdiler. Cenab-ı Hakk’a onların hurûfatı adedince ve şehr-i Ramazanın dakikalarının âşireleri sayısınca hamd’ü sena ediyoruz. Elhamdülillah alâ külli hal.
Hem hastalıktan gelen teessür ve Atıf hadisesiyle kalbime gelen teellüm ve onlara acımak ve Isparta’ya sirayet etmek endişesinden neş’et eden sıkıntı.. ve bu mübarek şehirde Risale-i Nur’un “Sırren Tenevveret”perdesi altına girmesi ve üçüncü günde iki taharriden sonra, akşama kadar gelen ve gidenlerin mütemadiyen tarassud edilmesi ve Emin’in hanesi de bir şey bulunmadan taharri edilmesi cihetiyle, ziyade muztarip ve müteelim iken; Cenabı Erham-ür Rahiminin Rahmetiyle şimdiye kadar devam eden ınayet-i İlâhiye himayeti ve rızaya teslim ve tevekkül.. Ve ihlâsın verdikleri teselli, bütün o muz’iç şeyleri akim bıraktı. Kemal-ı ferah ve istirahatla; “Görelim Mevlâm neyler, Neylerse güzel eyler.” deyip kemal-i teslimiyetle müsterih olduk. Siz de öyle olunuz, fütûr getirmeyiniz.
Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ederiz.
Kardeşiniz
Said-i Nursi
{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 449.}
Aynı hadiseden haber veren ve etraflıca anlatan Üstâd’ın ikinci mektubu:
Yükleniyor...