göndermeye başladı. Bu rekabet sonrasında, Hazret-i Üstâd’dan gelen tüm ikazları kendi lehine çevirerek te’vil eden birisi, şahsî hissinden vazgeçmeye ve feragat etmeye pek benzemiyordu. Amma onun karşısındaki zat ise, bütün hislerini ve nefsî arzularını yenebilen bir zat idi. Nefsinin bogazına ve gururuna basarak o ateşe su dökmeyi başardı ve hadise de böylece yatıştı.

Hazret-i Üstâd bu duruma ve o zatın yüksek fedakârlığına çok memnun oldu, tahsin ve tebrik etti. (Bu zat İslam Köylü merhum şehid Hafız Ali idi. Rahmetullahı aleyhi)

şimdi Hazret-i Üstâd’ın bu mevzudaki irşad ve ikazlarından, ayrıca da netice itibariyle memnuniyetini, tebrik ve tahsinlerini bildiren bölümler ifadelerinden veriyoruz.

Aziz sıddık kardeşlerim!

{ Bu mektup biraz üst taraftada geçtiği halde, burada tekrar edilmesinelüzûm oldu A.B.}



Sizin fevkalâde sebat ve ihlâsınızın galebesi ve o musibeti def’inden sonra, ehl-i dünya cepheyi değiştirdi. Zendakanın desiseleriyle bu havalideki bizlere karşı perde altında maddî ma’nevî tahşidatı başlamış. Gayet dikkatle ve şeytancasına şâkirtlerin hakikî kuvveti olan tesanüdü bozmaya çalışıyorlar. Sizlere Risaleleri iade ettikleri halde, kurnazcasına dolaplar çeviriliyor Biz sizin bir şu’beniz olduğumuz halde, bizi asıl ve merkez telâkki ettiklerinden daha ziyade desiseleri bize karşı isti’mal ediyorlar. Hafız-ı hakikî Cenab-ı Haktır, ınşallah hiç bir zarar edemiyecekler.

{Hazret-i Üstâd bu ihtarıyla Denizli hapis hadisesini haber veriyor gibi konuşuyor. Neticesinin de zararsız geçeceğini ima ediyor. A.B.}



Fakat bu şuhur-u mübarekenin eyyam ve leyali-i mübarekesinde halis dualarınızla bize yardım ediniz. Bir şey yok, fakat mümkün oldukça ihtiyat ve dikkatli olunuz. Hazret-i Ali Radiyallahu anhü ve Gavs-ı Geylanî Kuddise sirrühû gibi kahramanların manevî te’minatı ve hitapları bize her vakit cesaret ve kuvve-i maneviyeyi veriyor...”

{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 285.}



“... Sizler her zamandan ziyade bu fırtınada tesanüdünüzü ve ittihadınızı ve birbirinin kusuruna bakmaması, birbirini tenkid etmemesi Risale-i Nur’un vazife-i kudsiye-i imaniyesi hesabına mükellef ve muhtaçsınız. Sakın birbirinizden gücenmeyiniz ve tenkid etmeyiniz. Yoksa az bir za’af gösterseniz, ehl-i nifak istifade edip sizlere büyük zarar verebilir...”

{ Osmanlıca Kastamonu-2, s: 429.}



Yükleniyor...