Evvela: Kat’iyyen bil, sen eski mevkiini Nur dairesinde tâm muhafaza ediyorsun.. Ve senin ile muhabere hiç kesilmemiş. Ben kardeşlere yazdığım mektuplarımda “Aziz, sıddık” dediğim vakit, daima saff-ı evvelde Hulusî muhatabdır. Senin bu ağır şerait altındaki Nur hizmetlerine bin barekallah deriz.. Ve bu biçare hasta kardeşine ettiğin çok yüksek duana binler amin deyip, Allah senden razı olsun. Sizi tebrik ederiz.

Saniyen: Lillahilhamd Nurların her tarafta fütûhatları var. En ehemmiyetli yerlere sizin gibi kahramanlar gönderiliyor. O havalide ve Kars’ta Nurlarla alâkadar kardaşlara, hususan biradarzedem Nihad’a çok selâm ve selâmetlerine dua edip dualarını isteriz.

Elbaki Hüvel-baki

Kardeşiniz ve sizi unutmayan

Said-i Nursî

Buradaki Nurcular size arz-ı hürmetle çok selam ediyorlar.

Aziz Kardeşim! Beni merak etme! Cenab-ı Hakk’ın inayeti devam ediyor. Hem de dünya madem geçer,Meraka değmiyor. Sen her günde belki yirmi defa duada tahattur edilirsin.”

{Ziyadat-ı Kastamoniye, s: 30.}



Dördüncü Fıkra: Bedreli Hulusi-i Sani ünvanıyla meşhur mübarek Sabri Hocanın mektubundan bir parçadır.

“Hamden lillahi Tâlâ, lâ’hika nâmıyla müsemma risalemiz yevmî ve usbu’î zuhûrat ve ahval ve mukteziyat sebebiyle husule gelen; tabiri caiz ise, Hazret-i Musa’nın binbir kelâmı misillû şu lahikamız o kadar zengin ve rengin ve o derece manidar ve revnekdar bir hale gelmiş ve daha tekemmül ve tezâyüd edecektir ki; bütün Risale-i Envarı elde edemiyen, Mektubat lahikasını elde etse, lahikada mevcud hâkaik ve mesail, kâriîni tamam Risalet-ün Nuru mütalâa etmiş derecede müstefid ve kendini hasaretten kurtarabilir derim.

Risale-i Nur şakirtlerinden Sabri

{Aynı eser, s: 62.}



Ve daha bu nevi takriz mektupları ve fıkralarından otuz kırk kadarını burada sıralıyabilirdik. Fakat bahis uzar, kitap büyür, belki de bazılarına usanç verir diye bu bir kaç nümunelik fıkralarla iktifa ettik.

Yükleniyor...