Nur Âleminden Yine Zulmet Âlemine
Hazret-i Üstâd Bediüzzaman Said-i Nursi’nin Kastamonu’daki hayatı - diğer yerlerde olduğu gibi - bir taraftan zulümlü tecavüzler, kesafetli tazyikler ve evhamlı tarassudlarla devam edip giderken; öbür tarafta Nur ve hidayet saçan güzel ve şirin vaziyetler, irşadkâr nasihatlar ve meymenetli hallerle doludur. Onun için, hayat denilen ilâhî hikmetli tecelliyatın bir ayinesi olan şeyin, gece ve gündüz gibi, yahut nur ve zulmet gibi mübadeleli haller gösteren her iki tarfının vaziyetleri görülmektedir. İşte tekrar bir nebze zulmetli tarafın durumlarından bahis açacağız.
Evet, Hazret-i Üstâd’ın bütün o katı ve katmerli, zulmetli ve kesafetli tarassud ve tazyikler altında; Ve bütün bunlara rağmen neşrettiği Kur’ân nurlarıyla Anadolu’nun bir çok beldelerinde iman ve irfan filizleri açmış, Kur’ân ve iman hizmeti olan Nur risalelerinin yayılması yavaş yavaş, fakat heybetli ve azametli, fütûhatçı ve teshir edici neşriyatı sayesinde iman ve Kur’âna fedaî mücahidler yetiştirmesiyle birlikte; zındık ve münafık olan ehl-i dalâlet gayz ve kinlerinden kudururcasına bahaneler aramaya ve kanunlar eliyle ma’sum Nur talebelerini ezdirmeye yarayan en ufak bir ip ucunu ejderha gibi göstermeye başlamak üzere harekete geçtiler. ılk önce Nurun neşriyat merkezi olan Isparta’da mahallî hükümet ve Emniyeti evhamlandırdılar. Isparta merkezinde sırf Allah için hâlisane ve alicenabane Kur’ân’a büyük hizmetler yapan ve kendi evinde hasbetenlillah yüz elli kadar çocuğu Kur’ân ve iman dersleriyle okutturan merhum Mehmed Zühdü Efendi’nin evini baskın yaparak taharri ettirdiler. Buldukları risale ve Kur’ân cüzleriyle birlikte Isparta adlıyesine sevk ettiler. Bu hadise 1941 sonlarıda vuku’ bulmuştu. Adliye, tetkik neticesinde Mehmed Zühdü Efendi’ye beraet ve risalelerin iadesine karar verdi.
Hazret-i Üstâd Bediüzzaman Said-i Nursi’nin Kastamonu’daki hayatı - diğer yerlerde olduğu gibi - bir taraftan zulümlü tecavüzler, kesafetli tazyikler ve evhamlı tarassudlarla devam edip giderken; öbür tarafta Nur ve hidayet saçan güzel ve şirin vaziyetler, irşadkâr nasihatlar ve meymenetli hallerle doludur. Onun için, hayat denilen ilâhî hikmetli tecelliyatın bir ayinesi olan şeyin, gece ve gündüz gibi, yahut nur ve zulmet gibi mübadeleli haller gösteren her iki tarfının vaziyetleri görülmektedir. İşte tekrar bir nebze zulmetli tarafın durumlarından bahis açacağız.
Evet, Hazret-i Üstâd’ın bütün o katı ve katmerli, zulmetli ve kesafetli tarassud ve tazyikler altında; Ve bütün bunlara rağmen neşrettiği Kur’ân nurlarıyla Anadolu’nun bir çok beldelerinde iman ve irfan filizleri açmış, Kur’ân ve iman hizmeti olan Nur risalelerinin yayılması yavaş yavaş, fakat heybetli ve azametli, fütûhatçı ve teshir edici neşriyatı sayesinde iman ve Kur’âna fedaî mücahidler yetiştirmesiyle birlikte; zındık ve münafık olan ehl-i dalâlet gayz ve kinlerinden kudururcasına bahaneler aramaya ve kanunlar eliyle ma’sum Nur talebelerini ezdirmeye yarayan en ufak bir ip ucunu ejderha gibi göstermeye başlamak üzere harekete geçtiler. ılk önce Nurun neşriyat merkezi olan Isparta’da mahallî hükümet ve Emniyeti evhamlandırdılar. Isparta merkezinde sırf Allah için hâlisane ve alicenabane Kur’ân’a büyük hizmetler yapan ve kendi evinde hasbetenlillah yüz elli kadar çocuğu Kur’ân ve iman dersleriyle okutturan merhum Mehmed Zühdü Efendi’nin evini baskın yaparak taharri ettirdiler. Buldukları risale ve Kur’ân cüzleriyle birlikte Isparta adlıyesine sevk ettiler. Bu hadise 1941 sonlarıda vuku’ bulmuştu. Adliye, tetkik neticesinde Mehmed Zühdü Efendi’ye beraet ve risalelerin iadesine karar verdi.
Yükleniyor...