Fakat Üstâd o karpuzları yememiş, uzun müddet bir iple tavana asmıştı.
Bir gün Yusuf Efendi bir yakını ile birlikte Üstâd’ın ziyaretine giderler. Üstâd o karpuzları onlara ikramen yedirir.
Birgün de; Kastamonu başkomiserlerinden Alyakutlu Hafız, Hz. Üstâd’a karşı bağırarak demiş ki: “Sen hep Kur’ân okuyorsun, latin harflere hiç bakmazsın, sarığınla duruyorsun. Ben senin sarığını boynuna takıp seni birgün çarşıda dolaştırarak rezil edeceğim.”
Molla Said-î Kürdi ise ona: “Bana karışma, benden elini çek” demiş.
O ise: “Senden vazgeçmem, bütün hocalar şapka geydi. Sen kanunlara karşı geliyorsun vesaire” dedi.
Bunun üzerine Hz. Üstâd çok garip bir şekilde celallandı ve komisere:
“Münafık, sen bana ve Kur’âna hiç birşey yapamazsın” dedi.
Etraftakiler, Üstâd’ın bu hiddetinden ürpermekte iken, Komiser Hafız aniden karnını tuttu ve sancılanmaya başladı. Doktora götürdüler, müdahale vesaireye rağmen kurtulamadı, öldü.
(Not: Bu Hafız Nurî ismindeki komiserin macerasını Kastamonulu sair talebelerde anlatmışlardır.)
Motkili Nadir Baysal ise, Kastamonu’ya geliş hikayelerini ve Üstâd’ın ilkin kalmış olduğu evine yerleştiklerini ve ağabeyisi bişarın Üstâdla sıksık görüştüğünü aynen Ahmed Ataklı gibi anlattıktan sonra şöyle der:
“Ben Kastamonuya ailemiz sürgün gittiği zaman 12 yaşındaydım. Üstâd’ın hususî işlerini çok görürdüm. Ağabeylerde bana bazı işleri yaptırırlardı. Çünkü küçüktüm, benden şüphelenmiyorlardı. Bazen ziyaretçileride Üstâda dolanbaçlı yollardan götürüyordum.
Birgün ağbeyim askerlikten gelmiş, Üstâd’ın ziyaretine gitmişti. Onun ifadesine göre, Üstâd’ın yanında üç tane misafir varmış, bir mevzu’ konuşuyorlarmış. Üstâd birden hiddetli bir şekilde raftaki Kur’ânı göstererek: “Benim yanıma bunun için gelen, baş ve göz üstüne; başka maksatla kimse gelmesin! Ben muskacı, şucu bucu değilim” demiş. Adamlar da kalkıp gitmişler.
(Not: şu ahirki hadiseye, Hz. Üstâd Kastamonu Lahikasında şöyle temas eder. “Birgün yanıma birkaç adam geldiler... Ben bunlara ne edeyim ve diyeyim...ilh”)
(Son şahitler-4, s: 282-286. ş=5, s: 129-130)
Yedincisi: Kastamonu-Devrekânîli Ahmed Kureyşî Hz.Üstâdla ilgili bir hatırasını şöyle anlatır:
Bir gün Yusuf Efendi bir yakını ile birlikte Üstâd’ın ziyaretine giderler. Üstâd o karpuzları onlara ikramen yedirir.
Birgün de; Kastamonu başkomiserlerinden Alyakutlu Hafız, Hz. Üstâd’a karşı bağırarak demiş ki: “Sen hep Kur’ân okuyorsun, latin harflere hiç bakmazsın, sarığınla duruyorsun. Ben senin sarığını boynuna takıp seni birgün çarşıda dolaştırarak rezil edeceğim.”
Molla Said-î Kürdi ise ona: “Bana karışma, benden elini çek” demiş.
O ise: “Senden vazgeçmem, bütün hocalar şapka geydi. Sen kanunlara karşı geliyorsun vesaire” dedi.
Bunun üzerine Hz. Üstâd çok garip bir şekilde celallandı ve komisere:
“Münafık, sen bana ve Kur’âna hiç birşey yapamazsın” dedi.
Etraftakiler, Üstâd’ın bu hiddetinden ürpermekte iken, Komiser Hafız aniden karnını tuttu ve sancılanmaya başladı. Doktora götürdüler, müdahale vesaireye rağmen kurtulamadı, öldü.
(Not: Bu Hafız Nurî ismindeki komiserin macerasını Kastamonulu sair talebelerde anlatmışlardır.)
Motkili Nadir Baysal ise, Kastamonu’ya geliş hikayelerini ve Üstâd’ın ilkin kalmış olduğu evine yerleştiklerini ve ağabeyisi bişarın Üstâdla sıksık görüştüğünü aynen Ahmed Ataklı gibi anlattıktan sonra şöyle der:
“Ben Kastamonuya ailemiz sürgün gittiği zaman 12 yaşındaydım. Üstâd’ın hususî işlerini çok görürdüm. Ağabeylerde bana bazı işleri yaptırırlardı. Çünkü küçüktüm, benden şüphelenmiyorlardı. Bazen ziyaretçileride Üstâda dolanbaçlı yollardan götürüyordum.
Birgün ağbeyim askerlikten gelmiş, Üstâd’ın ziyaretine gitmişti. Onun ifadesine göre, Üstâd’ın yanında üç tane misafir varmış, bir mevzu’ konuşuyorlarmış. Üstâd birden hiddetli bir şekilde raftaki Kur’ânı göstererek: “Benim yanıma bunun için gelen, baş ve göz üstüne; başka maksatla kimse gelmesin! Ben muskacı, şucu bucu değilim” demiş. Adamlar da kalkıp gitmişler.
(Not: şu ahirki hadiseye, Hz. Üstâd Kastamonu Lahikasında şöyle temas eder. “Birgün yanıma birkaç adam geldiler... Ben bunlara ne edeyim ve diyeyim...ilh”)
(Son şahitler-4, s: 282-286. ş=5, s: 129-130)
Yedincisi: Kastamonu-Devrekânîli Ahmed Kureyşî Hz.Üstâdla ilgili bir hatırasını şöyle anlatır:
Yükleniyor...