Üstâd’ın bu şekildeki konuşması bana çok te’sir etmiş, çok üzülmüştüm.

Çok üzüldüğimü görünce: “Merak etmeyiniz! ınşallah yine görüşürüz” dedi.

Üç ay sonra ta’til bitmiş, Araç’dan tekrar Kastamonu’ya, okula dönmüştük. Ziyaretine gitmek istedim. O zaman talebelerinden Çaycı Emin bey’e tenbihatta bulunmuş” beni ta’kip ediyorlar, kimse gelmesin” biz de bu sebebten yanına gidemedik.

Bir gün Kastamonu lisesi bahçesinde teneffüste iken, caddeden bir faytonla onu götürüyorlardı. Yanında hasırdan bir zenbil, bir ibrik ve çaydanlık gibi basit bir kaç eşyası vardı. Sonra fayton durdu ve indiler. Yanında bir jandarma çavuşu ve bir kaç polis vardı.

Bu hadiseden kaç gün geçti bilemiyorum... Bir gece saat oniki sıralarında evlerimiz sarsılıyordu. Zelzele başlamıştı. Bu şekilde sarsıntı on-beş gün kadar devam etti. Halk “Hoca Efendi iyi bir insandı... Ona iliştikleri, zulm ettikleri ve ona iftira ettikleri için bu zelzele oluyor” diyorlardı...”

{Bilinmiyen Taraflarıyla Said-i Nursi, 6. Baskı, s: 317;}



Abdullah Yeğin Ağebeyin uzunca olan hatırat ve maceralarını kendisinden defalarca dinlediğimiz gibi, onun hususî hatırat defterinden de okumuşumdur. Ayrıca kendisi yazarak N. Şahiner’e gönderdiği kısımları Son şahitler-1 ve Bilinmeyen Taraflarıyla Said-i Nursi kitaplarında da neşredildi. Burada sadece Kastamonu hayatına dair kısmı seçildi. Geri kalan bölümler, Emirdağ, İstanbul ve Urfa hayatına aittirler. Onlar da tarihleri sırasında yazılacaktır, inşaallah.

Kastamonu’da Abdullah Yeğin Ağabey başta olmak üzere, lise gençlerinin sual ve istifsarlarına cevab olarak Üstâd’ın verdiği dersler ve bilâhare kaleme alınıp “Gençlik Rehberi” eserinin esasını teşkil eden o parçalar, ilerde “Üstâd ile gençler” bölümünde kısmen kaydedilmeye çalışılacaktır.

Altıncısı: 1927 yılı içerisinde vuku’ bulan Motki-Sason bölgesindeki şapka ve harf inkılabına karşı ayaklanmada, hükûmet tarafından başlatınlan tepleme

Yükleniyor...