“Kardeşim benim bir vaktim vardır.

{Hazret-i Üstâd’ın o garip hali ve bu acib ifadesi, Peygamber Aleyhisselatü vesselam’ın şu hadia-i şerifini hatırlatmaktadır:}



O vakitte melaike de gelse, kasem ederim ki, kabul edemem.

Ayrıca buyurmuşlardı ki: “Belki sen o kanbur lafımdan merak etmişsin. Onu sana anlatayım: Bir zaman ben Haşir Risalesini Barla’da yazarken, Arefeye bir kaç gün vardı. ıslâhı gayr-i kabil bazı İslâm düşmanlarına kahr ile beddua etmek istedim. Fakat Hicaz da dahil, bütün meczub veliler güruhu ve onların başındaki kanbur olan kutb-u A’zam, hep beraber onların ıslahı hususunda dua ederek onları ma’nen müdafaa ettiler. Benim duam ferdî kaldığı için bana iade edildi.

Bu hadisi İmam-ı Kuşeyri meşhur risalesinde şeklinde kaydetmektedir.

Birinci şekil hadisin manası: “Benim Allah ile bir vaktim vardır ki; Onda ne bir melek-i mukarreb, ne de bir nebiy-yi mürsel aramıza giremez.” Bu hadis, her ne kadar meşhur hadis kitaplarında yer almamakta ise de, lâkin hiç bir nakkad onun gayr-i sahihliğ’ine dair bir tenkide cür’et edememiştir. İmam-ı şemseddin Sahavi’nin “El makasid-ül Haseneh kitabının 356. sahifesinde; Acluni’nin “Keşf el Hafâ’ kitabının ikinci cildinin 273. sahifesinde; Molla Aliy-ül Karînin “E1 Esrar-ül merfu’a’sının 299. sahifesinde bu hadis-i şerif ele alınmış ve sihhati cihetinde kanaat getirmişlerdir.

Mevlânâ Halid Hazretleri farsça olan Divanında, Peygamberimizin medhinde bu hadisini şöyle nazımlaştırmıştır:

Demek ki, Hazret-i Peygamberin umumun üstünde ve fevkalküll bir makamda mazhar olduğu bu kudsî hakikatten, derecelerine göre evliya-i ümmetinin de hisseleri vardır. A.

Amma bu sene (1938-1939) bakıyorum ki, hepsi benim sözüme gelmişler, bana hak veriyorlar ve onlar da bana iltihak ederek beddua ediyorlar. İşte benim hitab ettiğim kanbur, zamanın meczub velilerinden kutb-u A’zamdır. Ve Hicaz’da bulunmaktadır.

Hazret-i Üstâd’ın bu husustaki izahatından sonra, az bir zaman geçmişti; Bütün Anadolu’da yer yer şiddetli zelzeleler oldu. Erzincan

{Erzincan zelzelesi 26 Aralık 1939’da vaki’ oldu.}



yerle bir oldu. Uzunköprü şiddetle sallanmıştı. Bütün Türkiye korku içinde kalmıştı. Bu hadiselere Mehmed Feyzî kardeşim de aynen şahittir...

Vali Avni Doğan

... Bediüzzaman’ı hangi vilâyete göndermişlerse, oraya onunla devamlı uğraşacak, ona eziyet verecek bir Valiyi de peşinden gönderiyorlardı. Avni Doğanda

{ Avni Doğan 1936 yılına kadar Halk Partisi’nin tek iktidar modelinin Yozgat meb’usu iken,1936’da Kastamonu’ya Vali olarak atandı ve beş sene Kastamonu’da valilik yaptı. A.B.}



”Cumhuriyetin o çeşit valilerinden birisiydi. Risaleleri, mektupları kömürlüğe ve odunların altına saklıyorduk. Bir gün gelen mektupların hepsini ele geçirmişlerdi. Üstâd’ın evine baskın yaptılar. Her tarafımızı


Yükleniyor...