Hazret-i Üstâd’la İlk Görüşme

Kastamonu’nun Nasrullah camii şadırvanında küçücük bir çay ocağı kurarak geçimini sağlamakta olan merhum Emin Bey, bir gün (1936 yılının bahar aylannda) Nasrullah camiinin avlusuna, Asr-ı Saadet’i, kiyafetiyle yaşatan bir zatın girdiğini görür. o kâbuslu, karanlıklı günlerde öylesi kıyafetli bir insanın dolaşması, Emin Bey’in nazar-ı dikkatini şiddetle çekti, gözünü ayırmadı, baktı ki;

Bu zat, elindeki su destisini Nasrullah Camii’nin meşhur suyu ile doldurmaya başladı.

Çaycı Emin Bey duramadı. Kalktı, arkadan bu zata yaklaştı. Selâm verdi ve sordu: “Kurban nerelisin?..”

Suyunu testisine doldurmakla meşgul yaşlı zat, Emin Bey’i önceden tanıyormuş gibi, Emin Bey’in selâmını aldıktan sonra: “Beni takib ediyorlar, bana yaklaşma! sana zarar dokunur.” diye cevab verir.

Bu çok kısa ve sür’atli tanışmadan sonra; Emin Bey’in kalbi tutuşmuş, bir daha onu nasıl görebilirim diyerek merak ve hasret içinde çırpınıp duruyormuş.

Emin Bey der ki; gördüğüm o zatı eşkaliyle ta’rif ederek, sordum soruşturdum. Nihayet o zatın çarşı polis karakolunda kaldığını ve arasıra bir bekçi, ya da bir polisle birlikte Kastamonu’ kal’esine çıktığını öğrendim.

Üstâd’da Emin Beyi Arıyormuş Meğer

“Bir gün bir polis gelip beni çağırdı. Polisle birlikte kal’aya çıktık. Üstâd orada idi. Üstâd polise dedi:

“Kardeşim bu benim hemşehrimdir. Sen bir iki dakika bizden ayrıl, ben onunla biraz konuşacağım.” Polis yanımızdan ayrılınca, Üstâd kendi durumunu acı acı anlatmaya başladı. Sıhhatinin iyi olmadığını, bir kaç defa zehirlediklerini söyledi. şeker, çay gibi ufak tefek ihtiyaçlarını bir vasıta ile kendisine ulaştırmamı söyledi. “Benim yanıma kimseyi bırakmıyorlar. Ben komisere söyleyeceğim ki; yatağımı satacağım... Arada bir vasıta olsun ki, ara sıra sen gelesin. Bir şeyler lâzım oldukça hem onu alırsın, hem de bu yatak meselesini hallederiz” dedi.

Bana üç tane sarı altın verdi. “Bunlar Harb-i umumi’den kaldı. Uzun yıllar saklıyorıım. Bunlar senin yanında kalsın. Bozdurur, bana lâzım olan şeyleri o parayla alırsın” dedi.

Ben durumumun iyi olduğunu o gibi ihtiyaçlarını kendimin alabileceğimi söyledim.

Üstâd “Kat’iyyen karşılıksız bir şey kabul etmem” dedi. Altunları alarak yanından aynldım. Ertesi günü çarşıda birisini bozdurdum. Daha ertesi

Yükleniyor...