talebesi olur niyetiyle giymeli. Hem başka koğuşlardaki kardeşlerimize de verebilirsiniz. Fakat ben o cübbe ile namaz kıldığım için, mezhebimizce, şiddetli temizlik şart olduğundan, yaş yere konulmasın veya yaş eller yapışmasın.
Said-i Nursi”
{Aynı eser, s: 411.}
Cübbeden bahseden Emirdağ-1 Mektuplarından birisinin içindeki parça:
“...İnayet-i Rabbaniye, sizleri bu kırılmış, bozulmuş, ihtiyar Said yerinde; kırılmaz, bozulmaz, genç, dinç, metin, sebatâr pek çok Saidleri o hizmette istihdam ediyor. Ben de kemal-i sürur ile dayanıyorum.
Evet, biliniz! Denizli hapsinde Mevlânâ Halid’in (K.S.) cübbesini giyen zatlar, sadakat ve sebat etmek şartıyla derecelerine göre kendi yerimde kabul edip vazifemi de onlara havale ediyorum...İzin veriyorum ”
{Emirdağ-1 Osmanlıca, s: 25.}
Hatıralar ve Menkibeler Bölümü
Hazret-i Üstâd Kastamonu’da iken, onunla görüşen ve beraber yaşıyan talebesi ve hizmetkârları olan zatların hatıraları çoktur. Bunların bir çoğu sadece Hazret-i Üstâd’la nasıl görüştüklerinin ve nasıl Risale-i Nurlara başladıklarının hikâyelerinden ibarettir. Bu hatıraların bir çoğu N. Şahiner’in “Son şahitler” kitapları dizisinde mevcuttur. Bunların içinden, gerek şahsen dinlediklerimizden, gerekse N. Şahiner’in kaydetmiş olduğu kısımların en mühimlerinden bir kaç taneyi seçtik.
Birincisi: Üstâd’ın Kastamonu hayatının ilk günlerinden itibaren son ayrıldığı gününe kadar; Barla’lı Sıddık Süleymanlar gibi hizmetini gören ve Üstâd’ın hizmetinde her bir fedakârlığı göze alan ve bir cihette Kastamonu vilâyetinin Risale-i Nur’a karşı intibahına-ümmiliğine rağmen- (Ispartadaki Bekir Bey gibi) sebeb olan ve Hazret-i Üstâd tarafından ona “Rahmetüllah”
{Hazret-i Üstâd, Çaycı Emin Ağabey nâmiyla mâruf Emin Bey’e “Rahmetullah” ünvanını verdiği hakkında şöyle diyor: “... Size ince ve derin iki meseleyi yazmak niyet edip bu mektubu yazmaya başladım. Fakat “Rahmetu- llahi Aleyhi, Rahmeten vasieten” kelimesine geldiğim dakikada, beş seneden beri Rahmet-i ılahiyyenin benim istirahatıma ve hizmetim hakkında bir cilvesinin bir zahiri ayinesi olması hasebiyle ona “Rahmetullah” namını verdigim Emin geldi. Daha vakit müsaade etmedi:’ (Sarı bez cild Kastamonu Lahikası Osmanlıca S: 19)}
ünvanı verilen ve ismi memleketinde; Yemen Bey iken, Üstâd tarafından “EMıN” olarak değiştirilen; ve kendi memleketi olan ıran’da iken, “şikâkâ” aşiretinin namdar yiğit reisi İsmail Ağa (Simiko) ile birlikte Ermenî çetelerine kan kusturan.. Ve şâha karşı baş kaldırmalarına Osmanlılar yardım olarak verdiği cephane ve silah malzemelerini almak için o zamanlar Emin Bey’in müfrezesiyle ıran’a götürülen namdar yiğit, bey, ağa olan Merhum Emin Bey’in hatıralarından bir kısmı şöyledir:
Said-i Nursi”
{Aynı eser, s: 411.}
Cübbeden bahseden Emirdağ-1 Mektuplarından birisinin içindeki parça:
“...İnayet-i Rabbaniye, sizleri bu kırılmış, bozulmuş, ihtiyar Said yerinde; kırılmaz, bozulmaz, genç, dinç, metin, sebatâr pek çok Saidleri o hizmette istihdam ediyor. Ben de kemal-i sürur ile dayanıyorum.
Evet, biliniz! Denizli hapsinde Mevlânâ Halid’in (K.S.) cübbesini giyen zatlar, sadakat ve sebat etmek şartıyla derecelerine göre kendi yerimde kabul edip vazifemi de onlara havale ediyorum...İzin veriyorum ”
{Emirdağ-1 Osmanlıca, s: 25.}
Hatıralar ve Menkibeler Bölümü
Hazret-i Üstâd Kastamonu’da iken, onunla görüşen ve beraber yaşıyan talebesi ve hizmetkârları olan zatların hatıraları çoktur. Bunların bir çoğu sadece Hazret-i Üstâd’la nasıl görüştüklerinin ve nasıl Risale-i Nurlara başladıklarının hikâyelerinden ibarettir. Bu hatıraların bir çoğu N. Şahiner’in “Son şahitler” kitapları dizisinde mevcuttur. Bunların içinden, gerek şahsen dinlediklerimizden, gerekse N. Şahiner’in kaydetmiş olduğu kısımların en mühimlerinden bir kaç taneyi seçtik.
Birincisi: Üstâd’ın Kastamonu hayatının ilk günlerinden itibaren son ayrıldığı gününe kadar; Barla’lı Sıddık Süleymanlar gibi hizmetini gören ve Üstâd’ın hizmetinde her bir fedakârlığı göze alan ve bir cihette Kastamonu vilâyetinin Risale-i Nur’a karşı intibahına-ümmiliğine rağmen- (Ispartadaki Bekir Bey gibi) sebeb olan ve Hazret-i Üstâd tarafından ona “Rahmetüllah”
{Hazret-i Üstâd, Çaycı Emin Ağabey nâmiyla mâruf Emin Bey’e “Rahmetullah” ünvanını verdiği hakkında şöyle diyor: “... Size ince ve derin iki meseleyi yazmak niyet edip bu mektubu yazmaya başladım. Fakat “Rahmetu- llahi Aleyhi, Rahmeten vasieten” kelimesine geldiğim dakikada, beş seneden beri Rahmet-i ılahiyyenin benim istirahatıma ve hizmetim hakkında bir cilvesinin bir zahiri ayinesi olması hasebiyle ona “Rahmetullah” namını verdigim Emin geldi. Daha vakit müsaade etmedi:’ (Sarı bez cild Kastamonu Lahikası Osmanlıca S: 19)}
ünvanı verilen ve ismi memleketinde; Yemen Bey iken, Üstâd tarafından “EMıN” olarak değiştirilen; ve kendi memleketi olan ıran’da iken, “şikâkâ” aşiretinin namdar yiğit reisi İsmail Ağa (Simiko) ile birlikte Ermenî çetelerine kan kusturan.. Ve şâha karşı baş kaldırmalarına Osmanlılar yardım olarak verdiği cephane ve silah malzemelerini almak için o zamanlar Emin Bey’in müfrezesiyle ıran’a götürülen namdar yiğit, bey, ağa olan Merhum Emin Bey’in hatıralarından bir kısmı şöyledir:
Yükleniyor...