Üçüncü Örnek: Allahu Âlem Tamamdır

Bir acib vakıayı da Kastamonulu Mehmet Feyzi Efendinin ağzından dinliyoruz. Bir iki defa bizzat Mehmed Feyzi Efendi’den dinlemiştik. şöyle demişti:

“1938 yılı içerisinde idi. Günlerden bir gün, Üstâdımızın daimi adeti üzere onunla sabah vakti kıra çıkmak üzere evden çıkmıştık, şehrin kenarında bulanık, çirkef gibi suların birikintisinden meydana gelen küçük bir gölcük gibi bir yerden geçiyorduk. Üstâdımız orada biraz durdu, düşündü. Sonra hiç görmediğim bir tarzda, eğilip yerden bir taş aldı. O taşı o çirkef gölün ortasına doğru fırlattı. Taş o çirkef suya vurulduktan sonra, yine biraz bekledi durdu. Sonra yürüyerek kendi kendine; “Allah’u a’lem” tamamdır dedi. Ben bundan hiç bir şey anlıyamadım. Fakat Üstâd’dan da hiç bir zaman bir şey sormadığım gibi, bunu da sormadım. Amma hayretimi mucib olmuştu.

Bu hadiseden bir hafta kadar sonra duyuldu ki; dünyaca büyük bir makamı işgal eden meşhur bir adam öldü diye haberler dolaşmaya başladı”

Beşinci Örnek: Üstâd’ın Kurtardığı Külhanbeyleri, Ayaşlar ve Sarhoşlar

Evet, Hazret-i Üstâd’ın Kastamonu’da bulunduğu sıralarda bir çok ayyaş, sarhoş ve külhanbeylerini kurtardığı gibi; bir çok efe ve beyleri de eski zulümlü ve kaba hallerinden kurtarıp, itaatli, mü’min haline getirdikleri çoktur. Bunların başında Taşköprülü meşhur Sadık Bey gelir. İhsan Sırrı ve Araçlı Deli Mü’min gibi kimseler de bunlardandır.

Taşköprülü Sadık Bey, Ilgaz eteklerinde ün salmış bir yiğittir. Ta Bolu, Düzcelere kadar onun yiğitliği, beyliği yaygın ve meşhurdur. Gittiği bir düğünde Sadık bey dururken, kimse elini cebine atmaz, herkes ona hürmetkârdır. İşte Bediüzzaman Hazretleri’nin irşadı, bu zatı bütün eski efeliklerinden, ağalıklarından kurtarmış ve Risale-i Nur hizmetine pâbeste kılmıştır. Sadık Bey’in Risale-i Nur’a ve Üstâd’a talebe oluşu ve kahramanâne hizmetler görmesi hadisesi Kastamonu vilâyetinde meşhurdur.

Taşköprülü Sadık Beyin bu mevzu’da Risale-i Nur’a ilk talebeliği ile ilgili hissiyatlarını ifade eden şu asîl ruh ile yazdığı mektubudur:

“Mübarek ve kudsî ve ma’nevî Üstâdımız olan Risale-i Nur’a bütün ımanımla ve intisab-ı hakiki ile bila-kayd u şart, zuhûr edecek bir emir değil, en ufak bir işaretin ben aciz talebesine malımı, canımı evlâd ve iyalımı, hatta ihtiyar ve hasta mizac


Yükleniyor...