Nur’a ve tercümanına da işaret eden beşinci ayet olan gayet kuvvetli karineler ile “Meyten” kelime-i kudsiyesi cifir ve ebced hesabiyle ve üç cihet i manasıyla Said-i Nursi ye tevafuk etmesidir.
İkinci emare: ayetinin makam-ı cifrî ve Riyazîsi 1361 etmesidir ki; ayni tarihte o acib hadise oldu.
Üçüncü emare: İhtiyar zatı unutmak, belki şahsıma karşı tezyifatını ihtiyarlığına ve çok cihetlerle mabeynimizdeki uhuvvete hürmeten helâl etmeye karar verdiğim ve biz hizmetkâr olduğumuz Kur’ân’a havale edip bıraktığım hengâmda; birden ihtiyarım hâricinde beş vechile zemmi zem eden ve mu’cizane gıybetten altı cihetle zecreden ayeti karşımda kendini gösterip temessül eyledi. Ma’nen “bana bak” dedi. Ben de baktım, birden tesbihat içinde gördüm ki;1351’den, ta 1361 tarihini gösterdi. Halimize baktım, perde altında elli birden ta altmış bire kadar Risale-i Nur medet beklediği İstanbul âfakında perde altında bir nevi taarruz bulunmuş.. Ve altmış birde birden patlamasıdır...”
{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 369.}
Hadisenin neticesini şöyle bağlıyor Hazreti Üstâd:
Aziz Sıddık Müstakim Kardeşlerim!
Gayet ciddî bir ihtar ile bir hakikatı beyan etmeye lüzum var. şöyle ki: sırrıyla, ehl-i velâyet gaybî olan şeyleri bildirilmezse bilmezler. En büyük bir velî dahi hasmının hakikî halini bilmedikleri için, haksız olarak mübareze etmesini, Aşer-i mübeşşerenin mabeynindeki muharebe gösteriyor. Demek iki velî, iki ehl-i hakikat bir birini inkâr etmekle makamlarından sukut etmezler. Meğer bütün bütün zâhir-i şeriat’a muhalif ve hatası zahir bir içtihad ile hareket edilmiş ola...
Bu sırra binaen deki uluvv-ü cenab düsturuna ittibaen ve avam-ı mu’minîn’in şeyhlerine karşı hüsn-ü zanlarını kırmamakla imanlarını sarsılmadan muhafaza etmek.. ve Risale-i Nur’un erkânlarının haksız i’tirazlara karşı, haklı fakat zararlı hiddetlerinden kurtarmak lüzumuna binaen.. Ve ehl-i ilhadın iki taife-i ehl-i hakkın mabeynindeki husûmetten istifade ederek; birinin silâhıyla, i’tirazıyla ötekini cerhedip.. ve ötekinin delilleriyle, berikini çürütüp ikisini de yere vurmak ve çürütmekten içtinaben; Risale-i Nur şâkirtleri bu mezkûr dört esasa binaen; muarızlara hiddet ve tehevvürle ve mukabele-i bil-misil ile karşılamamalı. Yalnız kendilerini müdafaa için musalâhakârane medar-ı i’tiraz noktaları izah etmek ve cevab vermek gerektir.
İkinci emare: ayetinin makam-ı cifrî ve Riyazîsi 1361 etmesidir ki; ayni tarihte o acib hadise oldu.
Üçüncü emare: İhtiyar zatı unutmak, belki şahsıma karşı tezyifatını ihtiyarlığına ve çok cihetlerle mabeynimizdeki uhuvvete hürmeten helâl etmeye karar verdiğim ve biz hizmetkâr olduğumuz Kur’ân’a havale edip bıraktığım hengâmda; birden ihtiyarım hâricinde beş vechile zemmi zem eden ve mu’cizane gıybetten altı cihetle zecreden ayeti karşımda kendini gösterip temessül eyledi. Ma’nen “bana bak” dedi. Ben de baktım, birden tesbihat içinde gördüm ki;1351’den, ta 1361 tarihini gösterdi. Halimize baktım, perde altında elli birden ta altmış bire kadar Risale-i Nur medet beklediği İstanbul âfakında perde altında bir nevi taarruz bulunmuş.. Ve altmış birde birden patlamasıdır...”
{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 369.}
Hadisenin neticesini şöyle bağlıyor Hazreti Üstâd:
Aziz Sıddık Müstakim Kardeşlerim!
Gayet ciddî bir ihtar ile bir hakikatı beyan etmeye lüzum var. şöyle ki: sırrıyla, ehl-i velâyet gaybî olan şeyleri bildirilmezse bilmezler. En büyük bir velî dahi hasmının hakikî halini bilmedikleri için, haksız olarak mübareze etmesini, Aşer-i mübeşşerenin mabeynindeki muharebe gösteriyor. Demek iki velî, iki ehl-i hakikat bir birini inkâr etmekle makamlarından sukut etmezler. Meğer bütün bütün zâhir-i şeriat’a muhalif ve hatası zahir bir içtihad ile hareket edilmiş ola...
Bu sırra binaen deki uluvv-ü cenab düsturuna ittibaen ve avam-ı mu’minîn’in şeyhlerine karşı hüsn-ü zanlarını kırmamakla imanlarını sarsılmadan muhafaza etmek.. ve Risale-i Nur’un erkânlarının haksız i’tirazlara karşı, haklı fakat zararlı hiddetlerinden kurtarmak lüzumuna binaen.. Ve ehl-i ilhadın iki taife-i ehl-i hakkın mabeynindeki husûmetten istifade ederek; birinin silâhıyla, i’tirazıyla ötekini cerhedip.. ve ötekinin delilleriyle, berikini çürütüp ikisini de yere vurmak ve çürütmekten içtinaben; Risale-i Nur şâkirtleri bu mezkûr dört esasa binaen; muarızlara hiddet ve tehevvürle ve mukabele-i bil-misil ile karşılamamalı. Yalnız kendilerini müdafaa için musalâhakârane medar-ı i’tiraz noktaları izah etmek ve cevab vermek gerektir.
Yükleniyor...