şeyhin kendi mantığına göre güya Hazret-i Bediüzzaman o ayetleri, daha doğrusu Kur’ân’ı kendi keyfine göre tevil edip manalandırıyor diye Üstâd’ın aziz şahsiyetini ta’n etmeye girişmişti. Hatta bu vesileyle Üstâd’ın cinsiyetini, köylülüğünü vesairesini de diline dolayarak gıybet etmeye başladı.

Hazret-i Üstâd, bu hadiseye çok müteessir olmuştu. Hem hemşehri, hem sülâle sahibi ve Âl-i Beyt’e mensub, hem mutasavvıf ve hem de âlim bir zâtın yanlış anlama, Korku evhamı ve hissiyata bina’ edilen bu dehşetli hatasıyla vartaya düşmesinden ziyadesiyle rencide oldu. Hadisenin başlangıcında Hazret-i Üstâd bu zatı, şer’î ve ilmî kaideler içerisinde hakikate ve insafa çağırdı ise de, fakat Üstâd’ın bu hakperestane mektuplarına hiç kulak verilmedi. Bunun üzerine Hazret-i Üstâd şiddetli cevaplar vermeye mecbur oldu.. İkaz etti. Onun akrabası ve Üstâd’ın eski talebelerinden Seyid şefik Hoca’yı araya koydu. Ancak bu zat, yine de dinlemeden ve Üstâd’ın cevablarını okumadan gıybetlerine devam ediyordu. Üstâd ise, bu zatın sebepsiz, birden bire böyle ortaya atılmasının maddî- ma’nevî sebeblerini araştırdı ve bazı talebelerini araştırmaya sevk etti. Elde edilen bir çok maddî manevî sebeplerin içerisinde en başta geleni bu idi ki; hadisenin arkasında hükûmetin destek ve plânıyla; hükûmette meb’us bulunan o zatın yakın akrabaları vasıta edilerek, dolap çevrildiğini ve bu plânın arkasının arkasında da, gizli din düşmanı zındık ve habis bazı çevrelerin rol oynadıkları öğrenildi. Yani o zatın şöhretinden ve ünlü şahsiyetinden böyle tuzaklı bir yolda istifade etmek plânını onlar hazırlamışlardı. O zat hem ihtiyar, hem hassas, hem de evhamlı olmasıyla da, o planın onun eliyle tatbik edilmesine çok uygun bulunmuştu. O zata Üstâd’ı şöyle intikal ettiriyorlardı: Sözde Bediüzzaman Hazretleri, Türkiye’de şeyh Said tarzında veya Menemen hadisesi gibi bir ihtilâl hazırlığını yapıyor da, Kur’ân’dan da bazı ayetlerin kendisinden haber verdiğini işaaya çalışıyor diye... Plân, zamanın hükûmetinin desteğiyle de, gizli zındık mülhidlerce, Denizli hadisesinden bir buçuk sene öncesinden hazırlanmıştı. Mübarek şeyhe de o şekilde durum intikal ettirilince; güya kendini ondan teberrî ettirmek ve temize çıkarmak.. ve bu arada mevhum ve hayalî ve asl u faslı bulunmıyan bir siyasî hadisenin müteşebbisi olacak olan Bediüzzaman’ı da kötüleme ile meseleyi halletmek gibi hayalî ve vehmi bir atmosferde didinmeye başladı. Lâkin hadise neticesinde ve her şeye rağmen, hükümetin verdiği evham ve aldatılmışlığının beyhude çabası da, yine onu kurtaramadı. Denizli hadisesinde onu da rahatsız ettiler. Denizli’ye kadar getirdiler ve ifadelerini aldılar ve saire ve saire, Her ne ise ...

Yükleniyor...