Yalnız Kur’ân-ı Hakim’in bu zamanda bir mu’cize-i maneviyesi olan Risale-i Nur hesabına ve ben de onun bir şâkirdi olmak haysiyetiyle, ona karşı tasdikkârane teslimi ve irtibatı şâkirane kabul ediyorum.
İşte bu derece enaniyetten ve benlikten ve şan u şeref nâmı altındaki riyakârlıktan kaçmayı düstur-u hareket ittihaz eden adamlara karşı ehl-i hükûmetin, ehli-i idare ve zabıtanın evhama düşmeleri ne kadar ma’nasız, lü-zumsuz olduğunu divaneler bile anlar.
Kardeşiniz
Said-i Nursi”
{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 275.}
“Selahaddin Çelebî, bugün beş ay Ankara’ye bir vazife ile gitmek için buraya geldi. Bir hafiye onu takib edip, o da arkasından girdi. Ben de o casusa
{Bu hadise Denizli hapis hadisesinden iki üç ay önce oldugunu göstermekle beraber, zamanın hükûmeti, içine düştüğü garazlı evham ve planlarını da ihsas ettirmektedir. A.B.}
-Selahaddin kalktıktan sonra- dedim ki: Risale-i Nur ve ondan tam ders alan şâkirtleri, değil dünya siyasetlerine, belki bütün dünyaya karşı da Risale-i Nuru alet edemeyiz ve şimdiye kadar da etmemişiz. Biz ehl-i dünyanın dünyalarına karışmıyoruz. Bizden zarar tevehhüm etmek divaneliktir.
Evvela: Kur’ân bizi siyasetten men’etmiş... Tâ ki, elmas gibi hakikatları ehl-i dünya nazarında cam parçalarına inmesin.
Saniyen: şefkat, vicdan, hakikat bizi siyasetten men’ ediyor. Çünkü tokata müstehak dinsiz münafıklar Onda iki ise, onlarla müteallık yedi sekiz ma’sum, biçare çoluk çocuk, zaif, hasta ihtiyar var... Belâ, musibet gelse, o sekiz masumlar o belâya düşecekler. Belki o iki münafık dinsiz daha az zarar görecek. Onun için siyaset yoluyla idareye, asayişi ihlâl tarzında; neticenin husul’u de meşkûk olduğu halde girmek, Risale-i Nur’un mahiyetindeki şefkat, merhamet, hak, hakikat şâkirtlerini men’ etmiş...
Salisen: Bu vatan, bu millet ve bu vatandaki ehl-i hükûmet ne şekilde olursa olsun, Risale-i Nur’a eşedd-i ihtiyaç ile muhtaçtırlar. Değil korkmak veyahut adavet etmek, en dinsizleri de onun dindarane, hakperestâne düsturlarına taraftar olmak gerektir. Meğer ki, bütün bütün millete, vatana, hâkimiyet-i İslâmiyeye hıyanet ola... Çünki bu millet, vatan, hayat-ı içtimaiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerden halâs olmak için beş esas lâzım ve zarurîdir:
1- Merhamet...
2- Hürmet...
3- Emniyet..
İşte bu derece enaniyetten ve benlikten ve şan u şeref nâmı altındaki riyakârlıktan kaçmayı düstur-u hareket ittihaz eden adamlara karşı ehl-i hükûmetin, ehli-i idare ve zabıtanın evhama düşmeleri ne kadar ma’nasız, lü-zumsuz olduğunu divaneler bile anlar.
Kardeşiniz
Said-i Nursi”
{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 275.}
“Selahaddin Çelebî, bugün beş ay Ankara’ye bir vazife ile gitmek için buraya geldi. Bir hafiye onu takib edip, o da arkasından girdi. Ben de o casusa
{Bu hadise Denizli hapis hadisesinden iki üç ay önce oldugunu göstermekle beraber, zamanın hükûmeti, içine düştüğü garazlı evham ve planlarını da ihsas ettirmektedir. A.B.}
-Selahaddin kalktıktan sonra- dedim ki: Risale-i Nur ve ondan tam ders alan şâkirtleri, değil dünya siyasetlerine, belki bütün dünyaya karşı da Risale-i Nuru alet edemeyiz ve şimdiye kadar da etmemişiz. Biz ehl-i dünyanın dünyalarına karışmıyoruz. Bizden zarar tevehhüm etmek divaneliktir.
Evvela: Kur’ân bizi siyasetten men’etmiş... Tâ ki, elmas gibi hakikatları ehl-i dünya nazarında cam parçalarına inmesin.
Saniyen: şefkat, vicdan, hakikat bizi siyasetten men’ ediyor. Çünkü tokata müstehak dinsiz münafıklar Onda iki ise, onlarla müteallık yedi sekiz ma’sum, biçare çoluk çocuk, zaif, hasta ihtiyar var... Belâ, musibet gelse, o sekiz masumlar o belâya düşecekler. Belki o iki münafık dinsiz daha az zarar görecek. Onun için siyaset yoluyla idareye, asayişi ihlâl tarzında; neticenin husul’u de meşkûk olduğu halde girmek, Risale-i Nur’un mahiyetindeki şefkat, merhamet, hak, hakikat şâkirtlerini men’ etmiş...
Salisen: Bu vatan, bu millet ve bu vatandaki ehl-i hükûmet ne şekilde olursa olsun, Risale-i Nur’a eşedd-i ihtiyaç ile muhtaçtırlar. Değil korkmak veyahut adavet etmek, en dinsizleri de onun dindarane, hakperestâne düsturlarına taraftar olmak gerektir. Meğer ki, bütün bütün millete, vatana, hâkimiyet-i İslâmiyeye hıyanet ola... Çünki bu millet, vatan, hayat-ı içtimaiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerden halâs olmak için beş esas lâzım ve zarurîdir:
1- Merhamet...
2- Hürmet...
3- Emniyet..
Yükleniyor...