Demek bu hastalık dehşetlenecek, hıfz-ı Kur’ân’a sed çekilecek, o hadisin te’vilini gösterecek...”

{Yeni yazı Kastamonu, s: 133.}



Ve daha bu kabil problemlerden olan fıkhi, ahlakî ve ruhî meselelerden takva meselesi ve riya meselesi gibi, halledilmiş meseleler Kastamonu hayatındaki mektuplarında çok vardır. Bu mes’elelerin numunelerinden kısa birer parağraf verdiğimizle iktifa ediyoruz.

Risale-i Nur Hakkında Tecelli eden Rahmet ve İnayet Cilveleri İle Nur Hizmetinin Kıymeti Hakkında

“.. Üç gün evvel hediyeniz Kastamonu’ya geleceği anında, rüyada görüyorum ki, terfi-i makam ve rütbe için bizlere ferman-ı şahane, ma’nevî bir canibten geliyor. Kemal-i hürmetle ellerinde tutup bize getiriyordular. Biz baktık ki; O ferman-ı âli, Kur’ân-ı Azim’üş-şan olarak çıktı. O halde iken, bu mana kalbe geldi: “Demek Kur’ân yüzünden Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsi ve biz şâkirtleri bir terfi’ ve terakki fermanını âlem-i gaybtan alacağız!” şimdi tabiri ise, o fermanı temsil eden masumların kalemiyle manevî tefsir-i Kur’ân’ı aldığımızdır.”

{Osmanlıca Kastamonu, s: 218.}



“... Bu zamanda gayet kuvvetli ve hakikatli milyonlar fedakârları bulunan meşrebler, meslekler bu dehşetli dalâlet hücumuna karşı zahiren mağlübiyete düştükleri halde, benim gibi yarım ümmî ve kimsesiz, mütemadiyen tarassud altında, karakol karşısında ve müthiş müteaddit cihetlerle aleyhimde propagandalar ve herkesi ondan tenfir etmek vaziyetinde bulunan bir adam, elbette dalâlete karşı galibane mukavemet eden ve milyonlar efradı bulunan mesleklerden daha ileri, daha kuvvetli dayanan Risale-i Nura sahib değildir. O eser onun hüneri olamaz ve onunla iftihar edemez. Belki doğrudan doğruya Kur’ân-ı Hakim’in bu zamanda bir mu’cize-i maneviyesi, rahmet-i ilahiye tarafından ihsan edilmiş.”

{Aynı eser, s: 330.}



“...Risale-i Nur’un hakikatıyla ve şâkirtlerinin şahs-ı manevisiyle tezahür eden fevkalâde imanî hizmetlerin ehemmiyetli bir kısmını biçare tercümanına vermek suretiyle; Ehl-i dünya ve ehl-i siyaset ve avamın ve

{baskı , Sh: 860}



hakikatsızların nazarında birinci derece zannedilen ve hakikat nazarında imana nisbeten ancak onuncu derecede bulunan siyaset-i İslâmiye ve hayat-ı içtimaiye-i ümmete dair hizmeti; Kâinatta en büyük mesele ve vazife ve hizmet olan hakaik-i ımaniyenin hizmetine çalışmasına râcih gördüklerinden, o tercümana karşı arkadaşlarının pek ziyade hüsn-ü zanları,

Yükleniyor...