hatt-ı Kur’âniyeye ilm-i din perdesinde te’sirli bir surette darbe vuran bazı hocaların, darbede isti’mal ettikleri eserleri almışlar. Haberim olmadan dağda, şiddetli bir tarzda o hâs talebelere karşı bir gerginlik hissettim. Sonra ikaz ettim, Elhamdülillah ayıldılar. ınşaallah tamamen kurtuldular.

Ey kardeşlerim! Mesleğimiz tecavüz değil, tedafü’dür. Hem tahrib değil tamirdir. Hem hâkim değil, mahkûmuz. Bize tecavüz eden hadsizdirler. Mesleklerinde elbette çok mühim ve bizim de malımız hakikatlar var...

O hakikatların intişarına bize ihtiyaçları yok. Binler o şeyleri okur, neşreder adamları var. Onların yardımlarına koşmamızla, omuzumuzdaki çok ehemmiyetli vazife zedelenir..ve muhafazası lâzım olan ve birer taifeye mahsus bir kısım esaslar ve âlî hakikatlar kaybolmasına vesile olur.

Meselâ, hadisat-ı zamaniye bahanesiyle ve Vehhabîlik ve Melamîlîk bir nevine zemin ihzar etmek tarzında, bazı ruhsat-ı şer’iyeyi perde yapıp, eserler yazılmış. Risale-i Nur gerçi umuma teşmil suretiyle değil, fakat herhalde hakikat-ı İslâmiyenin içinde cereyan edip gelen esas-ı velâyet ve esas-ı takva ve esas-ı azimet ve esasat-ı sünnet-i seniye gibi ince, fakat ehemmiyetli esasları muhafaza etmek bir vazife-i asliyesidir. Sevk-i zaruretle, hadisatın fetvalarıyla onlar terk edilmez.

Said-i Nursi”

{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 134.}



“...şimdi biçare hocaları ve sofileri, Risale-i Nur’a karşı bir çekinmek, bir soğukluk vermek için, hiç hatıra gelmiyen bir vesile bulmuşlar. şöyle ki diyorlar: “Said yanında başka kitapları bulundurmuyor. Demek onları beğenmiyor.. ve ımam-ı Gazalîyi de tam beğenmiyor ki, eserlerini yanına almıyor?...”

İşte bu acib, manasız sözlerle bulantı veriyorlar. Bu nevi hileleri yapan perde altında ehl-i zendekadır. Fakat sâf-dil hocaları ve bazı sofileri vasıta yapıyorlar. Buna karşı derim:

Hâşâ, yüz defa hâşâ!.. Risale-i Nur şâkirtleri Hüccet-ül İslâm ımam-ı Gazali’yi ve beni Hazret-i Ali ile bağlıyan yegâne Üstâdımı beğenmemek değil, belki bütün kuvvetleriyle onların takib ettiği mesleği ehl-i dalâletin hücumundan kurtarmak ve muhafaza etmektir. Fakat onların zamanında bu dehşetli zendeka hücumu erkân-ı imaniyeyi sarsmıyordu. O muhakkik ve allâme ve müctehid zatların asırlarına göre, münazara-i ilmiyede ve diniyede isti’mal ettikleri silâhlar hem geç elde edilir, hem bu zaman düşmanlarına birden galebe edemediğinden; Risale-i Nur Kur’ân-ı

Yükleniyor...