Halbuki medrese içinde daha kısa bir yol hakikatın envarına gittiğini.. ve Ulum-u imaniyede daha sâfî, halis bir ab-ı hayat çeşmesi bulunduğunu.. ve amel ve ubudiyet ve tarikattan daha yüksek ve daha tatlı ve daha kuvvetli bir tarik-ı velâyet; ılimde, hakaik-ı imaniyede ve ehl-i sünnetin ilm-i kelâmında bulunmasını, Risale-i Nur Kur’ân-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın mu’cize-i maneviyesiyle açmış, göstermiş, meydandır. İşte Riaale-i Nura herkesten ziyade kemal-i şevk ile tarafdarane ve müftehirane medrese taifesinden olan ulemalar koşmaları lâzım ve elzem iken, maatteessüf daha medrese ehlinin ekseri, kendi medresesinden çıkan bu ab-ı hayat çeşmesini ve bu kıymettar bâki hazinesini tanımıyor, aramıyor, muhafaza etmiyor?!..”
{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 437.}
Risale-i Nur’un Hâricinde Rastgele Kitaplara Karşı İhtiyat Tavsiyeleri
“Risale-i Nur talebelerinin hasları olan sahip ve varisleri ve haslarının hasları olan erkân ve esasları olan kardeşlerime bu günlerde vuku’ bulan bir hadise münasebetiyle beyan ediyorum ki; Risale-i Nur hakaik-ı İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor. Başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat’î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki; ımanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa, en kolay yolu Risale-i Nurdadır:
Evet, onbeş sene yerine onbeş haftada Risale-i Nur o yolu kestirir, ıman-ı tahkikiye isal eder. Bu fakir kardeşiniz yirmi seneden evvel, kesret-i mütalâa ile, bazan bir günde bir cild kitabı anlıyarak mütalâa ederken, yirmi seneye yakındır ki; Kur’ân ve Kur’ân’dan gelen Resail-in Nur bana kâfi geliyorlardı. Bir tek kitaba muhtaç olmadım. Başka kitapları yanımda bulundurmadım. Risalet-ün Nur çok mütenevvi’ hakaika dair olduğu halde, te’lifi zamanında yirmi senedenberi ben muhtaç olmadım. Elbette siz yirmi derece daha ziyade muhtaç olmamak lâzım gelir. Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum.. başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum. Siz dahi Risalet-ün Nura kanaât etmeniz lâzımdır. Belki bu zamanda elzemdir.
Hem şimdilik
{Asıllarda “şimdilik” şeklinde yazılmış... Fakat makamın iktizasına göre “şimdiki” olması lazım- dır diye düşündüm. A.B.}
bazı ulemanın yeni eserlerinde, meslek ve meşreb ayrı ve bid’atlara müsaid gittiği için; Risale-i Nur zendekaya karşı hakaik-i imaniyeye çalışması gibi, bid’ata karşı da hurûf ve hatt-ı Kur’âniyeyi muhafaza etmek bir vazifesi iken, hâs talebelerden birisi, bilfiil hurûf ve hatt-ı Kur’âniyeyi ders verdiği halde, sırrı bilinmez bir hevesle, hurûf ve
{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 437.}
Risale-i Nur’un Hâricinde Rastgele Kitaplara Karşı İhtiyat Tavsiyeleri
“Risale-i Nur talebelerinin hasları olan sahip ve varisleri ve haslarının hasları olan erkân ve esasları olan kardeşlerime bu günlerde vuku’ bulan bir hadise münasebetiyle beyan ediyorum ki; Risale-i Nur hakaik-ı İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor. Başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat’î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki; ımanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa, en kolay yolu Risale-i Nurdadır:
Evet, onbeş sene yerine onbeş haftada Risale-i Nur o yolu kestirir, ıman-ı tahkikiye isal eder. Bu fakir kardeşiniz yirmi seneden evvel, kesret-i mütalâa ile, bazan bir günde bir cild kitabı anlıyarak mütalâa ederken, yirmi seneye yakındır ki; Kur’ân ve Kur’ân’dan gelen Resail-in Nur bana kâfi geliyorlardı. Bir tek kitaba muhtaç olmadım. Başka kitapları yanımda bulundurmadım. Risalet-ün Nur çok mütenevvi’ hakaika dair olduğu halde, te’lifi zamanında yirmi senedenberi ben muhtaç olmadım. Elbette siz yirmi derece daha ziyade muhtaç olmamak lâzım gelir. Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum.. başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum. Siz dahi Risalet-ün Nura kanaât etmeniz lâzımdır. Belki bu zamanda elzemdir.
Hem şimdilik
{Asıllarda “şimdilik” şeklinde yazılmış... Fakat makamın iktizasına göre “şimdiki” olması lazım- dır diye düşündüm. A.B.}
bazı ulemanın yeni eserlerinde, meslek ve meşreb ayrı ve bid’atlara müsaid gittiği için; Risale-i Nur zendekaya karşı hakaik-i imaniyeye çalışması gibi, bid’ata karşı da hurûf ve hatt-ı Kur’âniyeyi muhafaza etmek bir vazifesi iken, hâs talebelerden birisi, bilfiil hurûf ve hatt-ı Kur’âniyeyi ders verdiği halde, sırrı bilinmez bir hevesle, hurûf ve
Yükleniyor...