Acaba neden bu zulümler, bu keyfî muameleler sebepsiz yere yapılıyordu? Onun bir suçu mu vardı? Memleket ve millet onun yüzünden bir zarar mı görmüştü? Yahut da böyle dâimi şekilde sürgün ve tarassudlar altında bulundurulmasına dair bir mahkemenin kararı mı mevcuttu?..
Hayır, hayır, hayır!.. O halde neden?
İşte, Üstâd Bediüzzaman Hazretleri hakkında uygulanan o keyfî zulümkârane bed muameleler ve gayr-i insanî, kanunsuz uygulamaların sebeplerinin cevabını bulmak üzere küçük bir fasıl açmak gerekmektedir.
Neden Üstâd’a Zulüm
Evet, diyelim hükûmet, emniyet mülâhazasıyla Hazret-i Üstâd hakkında şüphelendi, vesvese etti.. Onun durumunu ve hizmet şeklini bir siyaset zannetti.. ve bu sebeple Üstâd’ın her tarafı, kitapları ve mektupları arandı, bulundu, bakıldı ve tedkik edildi. Delil olacak hiç bir şey bulunmadı.. Ellerine geçen şey, bir kaç tane Kur’ân tefsirinden ibaret olan imanî ve ilmî risaleler... Yine tatmin olmadılar, şüpheleri zail olmadı... Bir mahkemenin tedkik etmesini istediler, beklediler. Mahkeme dahi bu risale ve mektupları inceden inceye tetkik etti. Aranan mevhum suçun zerresini dahi bulamadı, beraat verdi. Yine tekrar vesveseler, evhamlar devam etti. Bu defa yeniden gizli takibatlar, gizli kontrollar sürdürüldü. Evhamları kabartacak vesveseler, hülyalar büyüdü. Yeniden taharriler, baskınlar yapıldı. Yine aradıkları şeyin hiç bir eseri bulunmadı. Buna rağmen şüpheli zanlarının izalesi için Üstâd ve talebeleri yeniden tevkif altına alındılar. Dosyalar üzerinde derinden derine incelemeler yapıldı. Bilirkişilere tetkik ettirildi. Ayrıca aylar süren sorgulamalar, istintaklar yapıldı, yürütüldü.. yine netice de; idareye, asayişe, siyasete taalluk edecek bir emare, bir delil bulunamadı. Yani her noktadan o mesele bitmiş oldu veya bitmiş olmalıydı.
Peki acaba neden tekrar Bediüzzaman’ın elleri kolları bağlandı,. bir menfadan diğer bir menfaya gönderildi? Ve neden onun hakkında yapılan araştırmalar, gizli ta’kib ve kontrollar bitmedi? Bilâkis daha çok arttı, genişledi ve sıklaştı.. Evet bunlar neden?.. bu zulümlü bed muameleler, işkenceli ta’zibler bir asayiş, emniyet ve idarenin muhafazası ve mülâhazası namınamı idi? Hayır!.. Çünkü idarece, asayişçe medar-ı ittiham hiç bir şey yoktu, bulunmamıştı. O halde neden ve niçin?..
Evet, evet, evet, işte bu suallerin, bu istifhamların ve bu sebebsiz zulümlü ve kanunsuz muamelelerin altında yatan mananın bilinmesi için tek bir cevab vardır. Başka da hiç bir şey yoktur.. O da: Bu vatana küfrî rejimleri,
Yükleniyor...