pek az ve bu vaziyetimize mühim zararı muhtemel, tarikat hevesinin bir kaç defa şiddetle ihtarımla önü alınmasıdır. Yoksa hem vahdetimizi bozacaktı. Hem dört elifin tesanüdüyle 1111’den, dört kıymetine tenzil eden teşettüt-ü efkâra ve bu gayet ağır hadiseye karşı kuvvetimizi hiçe indiren tenâfür-ü kuluba uğrıyacaktı.
Said-i Nursi”
{Osmanlıca Lem’alar, s: 923.}
Eskişehir Hapsinde Üstâd’ın Te’lifatı
Hazret-i Üstâd Eskişehir hapsindeki onbir aylık (veya oniki aylık) zamanında toplam altı büyük risale te’lif etmiştir. ılk ve birinci te’lifi, Yirmisekizinci Lem’adır. Bu risalenin te’lifine Eskişehir hapsine ilk girdiğinden itibaren başlamış ve otuzbir parçalar halinde ikmal etmiştir. Bütün bu parçaların mevzuu teselli terbiye, irşad, ikaz ve moral vermekten ibarettir. Yirmisekizinci Lem’a’yı te’lif ederken, aynı zamanda mahkeme müdafaalarını da hazırlıyor ve bir sürü mantıksız, keyfî ittihamlı sualleri de cevablandırıyordu. Aynı zamanda pek muazzam ve çok harika olan Yirmi Dokuzuncu Lem’ay-ı Arabiyeyi de tecridi günlerinde te’lif ve tertib ve tanzim etmişti. Böylece Hazret-i Üstâd’ın hapisteki tecridi sırasında müdafaat risalesi olan yüz otuz büyük boy sahifeden ibaret Yirmiyedinci Lem’ayı.. ve otuzbir parçadan ibaret Yirmisekinci Lem’ayı.. Ve yüz sahifeden ibaret olan Arabî Yirmi Dokuzuncu Lem’ayı, hapsinin ilk üç buçuk ayı içerisinde te’liflerini tamamlamış bulunuyordu.
Bilâhare de mahkemenin hükûm ve karar gününden ta tahliyesine kadar, yüzyirmi sahifeden ibaret Otuzuncu Lem’anın harika olan altı adet risalesini.. Ve bu risaleden sonra Kulhüvallahü Ehad hakikatını çok acib ve harika şekilde izah, ispat ve beyan eden ıkinci şua risalesini.. ve tahliyesine yakın zamanında da İşarat-ı Kur’âniye olan Birinci şua risalesini te’lif etmiştir. Bu altı risalenin Osmanlıca lem’alar mecmuasının sahifeleri ölçûsüne göre, toplam dörtyüz altmış sahifedir.
Sübhanallah Ya Rabbi!.. Eskişehir hapsindeki hayat-memat meselesinde Hazret-i Üstâdla birlikte hapse doldurulan yüzyirmi masum ve mazlumun manevî mes’uliyetini ve hukuk müdafaalarını da kendi üzerine aldığı, hem kendisinin ve umum o masumların tertiblenmiş plânlı zulümden kurtarılmasını düşündüğü ve kudsî davasının ve nurların müdafaasını da yapmak birinci derecede mecbur olduğu bir zamanda; - Ki ehl-i gafletin akılları eremeyip-, anlaşılamıyan umum
muğlak ve mübhem mes’eleleri şerh ile izah etme mecburiyetide hasıl olduğu en sıkıntılı ve mes’uliyetli bir
Said-i Nursi”
{Osmanlıca Lem’alar, s: 923.}
Eskişehir Hapsinde Üstâd’ın Te’lifatı
Hazret-i Üstâd Eskişehir hapsindeki onbir aylık (veya oniki aylık) zamanında toplam altı büyük risale te’lif etmiştir. ılk ve birinci te’lifi, Yirmisekizinci Lem’adır. Bu risalenin te’lifine Eskişehir hapsine ilk girdiğinden itibaren başlamış ve otuzbir parçalar halinde ikmal etmiştir. Bütün bu parçaların mevzuu teselli terbiye, irşad, ikaz ve moral vermekten ibarettir. Yirmisekizinci Lem’a’yı te’lif ederken, aynı zamanda mahkeme müdafaalarını da hazırlıyor ve bir sürü mantıksız, keyfî ittihamlı sualleri de cevablandırıyordu. Aynı zamanda pek muazzam ve çok harika olan Yirmi Dokuzuncu Lem’ay-ı Arabiyeyi de tecridi günlerinde te’lif ve tertib ve tanzim etmişti. Böylece Hazret-i Üstâd’ın hapisteki tecridi sırasında müdafaat risalesi olan yüz otuz büyük boy sahifeden ibaret Yirmiyedinci Lem’ayı.. ve otuzbir parçadan ibaret Yirmisekinci Lem’ayı.. Ve yüz sahifeden ibaret olan Arabî Yirmi Dokuzuncu Lem’ayı, hapsinin ilk üç buçuk ayı içerisinde te’liflerini tamamlamış bulunuyordu.
Bilâhare de mahkemenin hükûm ve karar gününden ta tahliyesine kadar, yüzyirmi sahifeden ibaret Otuzuncu Lem’anın harika olan altı adet risalesini.. Ve bu risaleden sonra Kulhüvallahü Ehad hakikatını çok acib ve harika şekilde izah, ispat ve beyan eden ıkinci şua risalesini.. ve tahliyesine yakın zamanında da İşarat-ı Kur’âniye olan Birinci şua risalesini te’lif etmiştir. Bu altı risalenin Osmanlıca lem’alar mecmuasının sahifeleri ölçûsüne göre, toplam dörtyüz altmış sahifedir.
Sübhanallah Ya Rabbi!.. Eskişehir hapsindeki hayat-memat meselesinde Hazret-i Üstâdla birlikte hapse doldurulan yüzyirmi masum ve mazlumun manevî mes’uliyetini ve hukuk müdafaalarını da kendi üzerine aldığı, hem kendisinin ve umum o masumların tertiblenmiş plânlı zulümden kurtarılmasını düşündüğü ve kudsî davasının ve nurların müdafaasını da yapmak birinci derecede mecbur olduğu bir zamanda; - Ki ehl-i gafletin akılları eremeyip-, anlaşılamıyan umum
muğlak ve mübhem mes’eleleri şerh ile izah etme mecburiyetide hasıl olduğu en sıkıntılı ve mes’uliyetli bir
Yükleniyor...