Said-i Nursi”
{ Osmanlıca Lem’alar, s: 949.}
B- İrşad ve Terbiye Mektupları:
İrşad - 1:
“Kardeşlerim!
Rica ederim ki sıkıntı veya ruh darlığından veya titizliğinden veya nefis ve şeytanın desiselerine kapılmaktan veya şuursuzluktan; arkadaşlarından sudur eden fena ve çirkin sözler ile birbirine küsmesinler ve haysiyetime dokundu demesinler. Ben o fena sözleri kendime alıyorum. Damarınıza dokunmasın. Bin haysiyetim olsa, kardeşlerimin mabeynindeki muhabbete ve samimiyete feda ederim.
Said-i Nursi”
{Aynı eser, s: 923.}
İrşad - 2:
“TENBİH: İki küçük hikâye:
Birincisi: Bundan onbeş sene evvel Rusya’nın şimalinde esir olduğum zaman, doksan esir zabitlerimizle beraber bir fabrikanın koğuşunda bulunuyorduk. Sıkıntı ve ruh darlığından çok münakaşalar, gürültüler oluyordu. Umumun bana karşı ziyade hürmetleri olduğundan teskin ediyordum. Sonra sükûneti muhafaza için dört beş zabiti tayin ettim ve dedim: “Hangi köşede bir gürültü işittiniz, hemen yetişiniz.. Hangi taraf haksız ise, ona yardım ediniz!” Hakikaten bu tedbirle gürültünün önü alındı.
Benden soruldu: “Ne için haksıza yardım ediniz diyorsun?”
Cevaben o zaman demiştim ki: “Haksız, insafsızdır. Bir dirhem menfaatını kırk dirhem istirahat-ı umumiye için bırakmaz.. Haklı adam ise, insaflı olur. Bir dirhem hakkını sükûnet-i umumiyedeki kırk arkadaşının
Yükleniyor...