münasebattarlığını gösterecek hiç bir emare bulunmaması, gayet zahir ve parlak bir himayet-i Rabbaniye ve muhafaza-i İlâhiye.. Ve ımam-ı Ali ve Gavs-ı A’zamın Risale-i Nura ait keramet-i gaybiyelerini cidden te’yid eden bir inayet-i Rahmaniyyedir. Kırk ikilik bir top güllesini, kırk iki ma’sum ve mazlum kardeşlerimizin dergâh-ı ilâhiyyeye açılan elleriyle durdurup, geri çevirip, atanların başlarında ma’nen patlattırdı. Bizlere zararı, yalnız ehemmiyetsiz ve sevablı, hafif bir kaç yara- bereden başka olmadı. Böyle bir Seneden beri doldurulan bir toptan böyle pek az bir zararla kurtulmak harikadır. Böyle pek büyük bir ni’mete karşı şükür ve sürûr ve sevinçle mukabele etmek gerektir Bundan sonraki hayatımız bize aid olamaz. Çünkü müfsidlerin plânına göre, yüzde yüz mahv idik. Demek bundan sonraki bu hayatı kendimize değil, belki hak ve hakikata vakfetmeliyiz. şekva değil, belki daima şükrettirecek her şeyde rahmetin izini, yüzünü, gözünü görmeye çalışmalıyız.

Said-i Nursi”

{Osmanlıca Lem’alar, s: 923.}



Teselli mektubu-3: (Ve zarif bir tevafuk)

“Manidar bir tevafuk-u lâtife:

Risale-i Nur şâkirdlerini ittiham ettikleri ve cezalarını istedikleri yüz altmış üçüncü maddesi, Risale-i Nur müellifinin medresesine yüz elli bin lira verilmesine dair layihanın, iki yüz meb’usundan yüzaltmış üç adedine tevafuk edip, ma’nen o tevafuk diyor ki: Hükûmet-i Cumhuriyenin yüzaltmış üç meb’usunun takdirkârane imzaları, 163. madde-i kanuniyenin hükmünü onun hakkında iptal

{Hz. Üstâd’ın şu ilk mahkemesi münasebetiyle Eskişehirde hapiste iken,163. maddenin, kendisi hakkında iptal adilip hükümsüz kaldığını söylemesi, bir ihtar-ı bil-gayb gibidirki; Ondan sonra, kendisi ve talebeleri hakkında cereyan eden binden fazla mahkemeler, hep o ma’hud 163. maddeyle cezalandırmak istedikleri halde, tam aksiyle neticelendiğine işaret olabilir.. Ve hepte öyle olmuştur. A.B. } ediyor.



Hem yine manidar tevafukat-ı lâtifedendir ki: Risale-i Nur’un yüzyirmi sekiz parçası, yüzonbeş parça kitap ediyor. Risale-i Nur’un şâkirdlerinin ve müellifinin mebde-i tevkifi olan 27 Nisan 1935 tarihi ile, mahkemenin karar ve hüküm tarihi olan 19 Ağustos 1935 tarihi olmasına nazaran, yüzonbeş gün olup, Risale-i Nur kitapları adedine tevafuk etmekle beraber, ıstintak edilen yüzonbeş suçlu gösterilen eşhasın adedine tam tamına tevafuk ettiği gibi, gösteriyor ki; Risale-i Nur müellifinin ve şâkirdlerinin başına gelen musibet, bir dest-i inayetle tanzim ediliyor.

Yükleniyor...