Yine şahsî kanaatıma göre, her işi ve hareketlerini ma’nevî ihtar ve ilhamların iznine göre tayin eden Hazret-i Üstâd, herhalde o tedbire dair manevî cânibden izin alamadığı için ve kader-i İlâhî onun hakkında en uygun hizmet zemini olarak, mübarek Anadolu’yu tayin etmiş olmasından, ilk tedbirin uygulaması cihetine gitmemiştir, denilebilir.

Bediüzzaman’ın Nefyi

Târih: 10 şubat 1925(53) Van ve dolayındaki faziletli insanları, âlim ve şeyhleri, bey ve ağaları.. veya çevresinde birazcık tanınmış, nüfûza sahip herkes evvela Van vilâyet merkezinde toplattırıldıktan bir kaç gün sonra, kafile kafile Van’dan çıkartılıp sürgüne yollandıkları gibi; kendi uzlethanesinde, Erek Dağı’nın mağara gibi bir kovuğunda inzivada, zikir ve münacâtiyla, tefekkür ve tazarruatiyle meşgul olan Üstâd Bediüzzaman Said-i Nursî’nin de; Ankara’dan gelen bir emir ile sürgüne gönderilmesi karara bağlandı. Gidip onu da dağdaki inzivagâhından alıp Van’a getirdiler.

Evet, Hazret-i Üstâd Bediüzzaman dağdaki mağarasında, tek bir hizmetçisiyle oturup, kader-i İlâhiye gerdandade-i teslim olarak, sağında solunda cereyan etmekte olan hadiselere uzaktan, pencereden doğru temaşa edip neticeyi beklemekte iken; merhum Ali Çavuş’un rivayetine göre: “Bir yüzbaşı refakatinde üç kişilik bir jandarma müfrezesinin dağa, Üstâd’ın bulunduğu tarafa doğru gitmekte olduklarını müşahede ettim.”(54) diyor.

Hadisenin burasından sonra, yani dağda Üstâd’ı almaya giden yüzbaşı ve müfrezesi ona karşı nasıl bir muamele ve tavırla çıktıklarını ve onu alıp Van’a getirdikleri hakkında kesin şâhidli ve mevsûk bir rivayet şekli ve bir bilgi mevcut değildir. Çünkü Hazret-i Üstâd bizzat: “Ben dağda mağarada tek bir hizmetçiyle otururken, gelip beni aldılar”(55) demektedir. O anda Üstâd’ın yanında bulunan tek hizmetçisinin de kim olduğu bilinmemektedir. Üstâd da onun ismini vermemiş.. Merhum Molla Hamid ise: “O gün ben yoktum” diyordu. Ali Çavuş kendi köyünde iken, Üstâd’ın mağarasına doğru giden müfrezeyi müşahede ettiğini söylüyor.

Zâhir hal ve durum böyle iken; Bilinmiyen Taraflarıyla Said-i Nursî kitabında, Merhum Zübeyr Ağabey’in not defterine dayandırdığı bir rivayet şeklini şöyle vermektedir: Mealen:

“Bediüzzaman’ın inzivagâhı olan mağaraya mezkûr askerî kuvvet, aniden baskın yapıyor. Kumandan kaba ve mütehakkim bir tavırla

 /  
745
Yükleniyor...