(Sene: 1925 İlk Aylar)
şeyh Said hadisesi üzerine başlatılan umumî sürgün ve tenkil hadisesini o zamanları idrak etmiş, birçok yaşlı insanlardan, sürgüne gönderilmiş kendi amucalarımdan ve Vanlı bazı alimlerden duyduğumuz şeklini kaydediyoruz:
Bilindiği gibi; şeyh Said’in harekâtı başarısızlıkla neticelenip bastırıldıktan sonra, sadece o harekete katılan veya adı karışan insanları değil, fakat zamanın istihbaratının veya eyyamcı münafık ihbarcıların, yahut da intikam hırsını tatmin etmek istiyen âdi bazı insanların mimlediği herkes; şeyh, bey, ağa ve hocalardan yüzlercesi idama mahkûm olduktan başka; Doğu’da ismine bey, ağa, şeyh ve hoca denen binlerce insan da sürgüne, başka memlekette mecburî iskâna tabi’ tutulmaya mahkum olundular. Van dolayında binlerce insan gibi, tüm Doğu’da pekçok masum ve hiç bir şeyden haberi olmıyan insanlar dahi ihtiyatî sûrgüne yollandılar. Binlerce aile, on binlerce insan gurbet diyarlarında perişanlık ve sefillik çekmeye muztar kaldılar. Yıllarca gurbet diyarlarında, memleketlerinden uzak kaldılar, büyük sefaletler çektiler.
Kış mevsiminin ağır şartları ve zamanın nakil vasıtalarının şeraiti içinde kar ve buzların üstünde, kafile kafile elleri kelepçeli, süngülü asker ve jandarmalar muhafızlığında garbî Anadolu’ya yığın yığın insanlar sevk edildiler, ayrı ayrı bölgelerde iskân ettirildiler. Halbuki bunların bir çoğu masum kimselerdi. şeyh Said’in hareketinden haberleri bile yoktu. Amma hükûmet ihtiyat tedbiri ve emniyet mülâhazası nâmı altında yaşını kurusunu hep beraber yakıveriyordu. Böylece sürgünler kafileleri değil, esirler sevkiyatı şeklinde bölük-bölük insanlar kışın ortasında evlerinden barklarından alınıp, garbî Anadoluya sevk edilenlerin içinde, özellikle büyük din âlimleri, muhterem meşayih göze çarpmaktaydı.
Az üstte kaydettiğimiz veçhile, özellikle Van vilâyeti dolayında hiç bir isyan hareketi ve hiç bir ayaklanma hadisesi ve ona katılma olayı, Hazret-i Bediûzzaman Said-i Nursî’nin nasihat ve irşadlarıyla kesinlikle vuku’ bulmamışken.. Ve Üstâd Bediüzzaman Hazretleri, küçük kardeşi Molla Abdülmecid’in tabiriyle o bölgede bir itfaiye vazife ve hizmetini görmüşken; fakat buna rağmen hükûmet onun bu büyük hizmetlerini hiç de takdire almadı. Van vilâyetine, başka yerler ve bölgelerden farklı hiç bir muamele tarzını uygulamadı. Buradan da ne kadar meşayih, ulema bey ve reis varsa hepsini evlerinden alarak, ellerini kollarını kelepçelere vurdurdu, caniler gibi menfaya yolladı.
Yükleniyor...