Biraz sonra, Hüseyin Paşa: “Seyda sizinle hususî bir istişarem de olacaktır. İzin veriniz, talebeleriniz dışarı çıksınlar, hususi konuşmak istiyorıım” dedi.
Hazret-i Üstâd: “Hayır, bunlar benim vücudumun parçalarıdır, ayrılamazlar. Neyin varsa, söyle!” dedi.
Hüseyin Paşa: “Seyda, eğer bize izin verirseniz, isyan edeceğiz.”
Hazret-i Üstâd: “Ne için isyan ediyorsunuz?.. Ali’nin, Hasan’ın kabahati varsa, Haydar, Ömer ne yapmış.. Arada müslüman kanı dökülecektir.”
Hüseyin Paşa: “Ruslar bizi vurdu, öldürdü, perişan etti. Malımız, canımız telef oldu gitti. Fakat namusumuza bir şey olmadı. şimdi elimizde kalmış olan bir dinimiz ve namusumuz da(46) gidiyor. Bize izin ver. Hem piyadelerimiz, hem de suvarilerimiz mevcud hazır bekliyor” dedi.
Hüseyin Paşa’nın bu acıklı izahı üzerine, Hazret-i Üstâd epey uzun bir sükût edip düşündü. Sonra başını kaldırarak, gayet lütuf ve mülâyemetle:
“Paşa!” dedi. “Gel bu mesele hakkında şeyh Ahmed-i Cezerî’nin divanını tefeül edip açalım, Divan ne derse, kabul eder misin?” dedi.
Paşa, “Evet, ederim..” dedi.
Hazret-i Üstâd, cebinden divanı çıkardı ve tefeül ederek açtı, şu beyit çıktı:(47)
Beytin Türkçe manası:
“Bazıları kiliseden dönüp gelir, müslüman olur.
Bazıları da döner yahudî ma’bedine gider yahudi olur.
Ben ise, ne onlardanım ne de bunlardanım.
Bana meyhane kapısı kâfidir.”
Hazret-i Üstâd: “Hayır, bunlar benim vücudumun parçalarıdır, ayrılamazlar. Neyin varsa, söyle!” dedi.
Hüseyin Paşa: “Seyda, eğer bize izin verirseniz, isyan edeceğiz.”
Hazret-i Üstâd: “Ne için isyan ediyorsunuz?.. Ali’nin, Hasan’ın kabahati varsa, Haydar, Ömer ne yapmış.. Arada müslüman kanı dökülecektir.”
Hüseyin Paşa: “Ruslar bizi vurdu, öldürdü, perişan etti. Malımız, canımız telef oldu gitti. Fakat namusumuza bir şey olmadı. şimdi elimizde kalmış olan bir dinimiz ve namusumuz da(46) gidiyor. Bize izin ver. Hem piyadelerimiz, hem de suvarilerimiz mevcud hazır bekliyor” dedi.
Hüseyin Paşa’nın bu acıklı izahı üzerine, Hazret-i Üstâd epey uzun bir sükût edip düşündü. Sonra başını kaldırarak, gayet lütuf ve mülâyemetle:
“Paşa!” dedi. “Gel bu mesele hakkında şeyh Ahmed-i Cezerî’nin divanını tefeül edip açalım, Divan ne derse, kabul eder misin?” dedi.
Paşa, “Evet, ederim..” dedi.
Hazret-i Üstâd, cebinden divanı çıkardı ve tefeül ederek açtı, şu beyit çıktı:(47)
Beytin Türkçe manası:
“Bazıları kiliseden dönüp gelir, müslüman olur.
Bazıları da döner yahudî ma’bedine gider yahudi olur.
Ben ise, ne onlardanım ne de bunlardanım.
Bana meyhane kapısı kâfidir.”
Yükleniyor...