“Yine bir vakit, Mevlanzade Rıf’at namında birisi, Kürdistan Devleti kurmak fikriyle, Kürt-Teali Cemiyeti kurmuştu. Bu cemiyetin reisliğine Bediüzzaman’ı getirmek için yaptıkları teklife: “Yaptığınız milleti parçalamaktır. Millete ihanettir. Ben sizin cemiyetinize giremem” diye şiddetli bir surette reddetmiştir. Bu red mektubu halen hayatta bulunan Konsolidçi Asaf namiyle ma’ruf ihtiyar bir gazetecidedir.”

Eşref Edip, aynı kitabında yine bu mevzuun öbür yönünü ele alarak der ki:

“...Ezcümle mütareke devrinde, Kürt Teali Cemiyeti’nin reisi Abdülkadir’in; kendisini kavmiyetçiliğe yönelen faaliyetlerine iştirâke davetlerine karşı, Merhum Said-i Nursî şu cevabı vermiştir:

“Allah-ü Zülcelal Hazretleri Kur’ân-ı Kerim’de: “Öyle bir kavim getireceğim ki; onlar Allah’ı sever, Allah da onları sever” buyurmuştur. Ben bu beyan-ı İlâhî karşısında düşündüm, bu kavmin Türk milleti olduğunu anladım. Bu kahraman millete hizmet yerine ve dörtyüz elli milyon hakikî Müslüman kardeş bedeline birkaç akılsız, kavmiyetçi kimselerin peşinden gitmem”(30) şeklinde yazmıştır.

Merhum Eşref Edib’in bu tesbitleri, az ilerde gelecek diğer bazı kitaplardakine uymadığını, ayrıca da tesbit şeklinin bizzat kendisinin tahkikli araştırması neticesi olmadığını.. Tesbit kendisine ait olsa da, hatalı ve mütenakız olduğunu ispat ederek ortaya koymak üzere, bir mukaddeme serdediyorum, şöyle ki:

Merhum Eşref Edip Bey’in bu tesbitine göre; Mevlanzade Rıf’at, Hakkârili Seyyid Abdülkadir Efendi’den çok zaman önce Kürt Teali Cemiyeti’ni kurduğunu.. Hakkârili Seyyid Abdülkadir’in ise, mütareke devrinde bu cemiyete reis seçildiğini görüyoruz. Bu her iki kurucu şahsın da, o cemiyeti kurmalarındaki gayeleri, Kürdistan devletini teşkil etmek için bir ön çalışma olduğunu anlıyoruz. Bediüzzaman Hazretleri de, ayrı ayrı zamanlarda kendisini cemiyetlerine davet eden bu adamlara karşı şiddetle çıkıştığını fehmediyoruz.

Bu iddiaların tarihî vasikalıkları açısından değersizliğini mukayeselerle ispat etmeden vesair kitaplardakilerle, kaydedilen tarzıyla tezadlık içinde olduğunu kaydetmeden evvel, bir husus üzerinde durmak lâzımdır. şöyle ki:

Evvela: Merhum Eşref Edib’in kaydettiği gibi; İkinci Meşrutiyet akabinde kurulan bir çok cemiyetler, kulüpler ve az zaman sonra kurulan Türk Ocakları gibi, kurulmuş olan Kürt Teavün Cemiyeti’nin gerçekten ve yalnız ona mahsus olarak, doğrudan doğruya kavmiyetçiliğe yönelik ve bir müstakil Kürdistan Devleti kurmaya matuf bir ön çalışması mı idi? Ve o şahısların

Yükleniyor...