Süleyman Sabri Paşa, Nurşin camiine Seyda’nın yanına geldi, bu yanlış durumu Üstâd’a bildirdi. Ve “Seyda bunu tekzib edelim, böyle bir yanlışlık olmuş” deyince Üstâd: “Lüzum yok tekzib etmeye.. zaman bunu tekzib edecektir.” dedi.
Bu hadise gibi, Molla Hamid’in Kör Hüseyin Paşa ile ilgili hatırasında da geçtiği üzere, bir ara Ankara’dan gelen bir telgrafın emriyle Üstâd’ın imhasını iş’ar etmiş iken, Süleyman Sabri Paşa’nın verdiği cevab hadisesi bu vak’ayı te’yid etmektedir.
7- Yine aynı mevzu ile ilgili olarak; Üstâd Hazretleri Van’da iken, Kur’ân hizmetiyle meşgul olduğu müddetçe, ehl-i dünyanın ilişmelerinden mahfuz kaldığını kaydetmek vesilesiyle şöyle demektedir:
“...Bu biçare Said, Van’da ders-i hakaik-ı Kur’âniye ile meşgul olduğum miktarca, şeyh Said hadisatı zamanında vesveseli hükûmet, hiç bir cihette bana ilişmedi ve ilişemedi.. Vakta ki, “Neme lazım” dedim, kendi nefsimi düşündüm, ahiretimi kurtarmak için Erek dağında harabe mağara gibi bir yere çekildim. O vakit sebebsiz beni aldılar, nefyettiler...”(27)
Hazret-i Üstâd’ın bu beyan ve i’tirafından da anlaşılmaktadır ki; şeyh Said’in hadisesiyle onun hiç bir ilgisi olmamıştır. Onun içindir ki; şeyh Said hadisesinin neticesine yakın bir zamana kadar, hükûmet ona hiç bir şey dememiş, ilişmemiştir.
8- şeyh Said’e Üstâd tarafından yazılan mektub hususunda Hazret-i Üstâd’dan yapılan şifahî tek bir rivayet vardır. O da N. Şahiner’in, Doç. Dr. Nureddin Topçu’nun küçük kardeşi Hayreddin Topçu’nun hatıralarında kaydettiği rivayettir. Hayreddin Topçu şöyle demiş:
“Üstâd bana şeyh Said’den bahsetti. Onun hareketinden hiç memnun değildi.” Mektup yazdım, “sakın bir harekete girme” dedim. Ne yazık ki menfi harekete girdi...”(28) dedi.
Hayreddin Topçu’nun şu rivayetine benzer Üstâd’dan gelen başka hiç bir rivayet duyulmamıştır. şeyh Said’e yazılan mektub hakkında Üstâd’ın ikinci bir rivayetini ben şahsen hiç kimseden duymamışımdır. Hatta Üstâd’ın hizmetkârlarından Mustafa Sungur, Bayram Yüksel ve Hüsnü Bayram Ağabeylerden hususi şekilde istifsar ettim; “Hazret-i Üstâd, şeyh Said’e yazdığı mektubtan ve mahiyetinden hiç bahseder miydi” diye sordum. “Hayır !.. Biz hiç duymadık” dediler.
İşte bütün bu örneklerle de görüldüğü gibi; Bediüzzaman Hazretleri tarafından şeyh Said’e yazılan cevabî mektup, hakikat olmakla birlikte;
Bu hadise gibi, Molla Hamid’in Kör Hüseyin Paşa ile ilgili hatırasında da geçtiği üzere, bir ara Ankara’dan gelen bir telgrafın emriyle Üstâd’ın imhasını iş’ar etmiş iken, Süleyman Sabri Paşa’nın verdiği cevab hadisesi bu vak’ayı te’yid etmektedir.
7- Yine aynı mevzu ile ilgili olarak; Üstâd Hazretleri Van’da iken, Kur’ân hizmetiyle meşgul olduğu müddetçe, ehl-i dünyanın ilişmelerinden mahfuz kaldığını kaydetmek vesilesiyle şöyle demektedir:
“...Bu biçare Said, Van’da ders-i hakaik-ı Kur’âniye ile meşgul olduğum miktarca, şeyh Said hadisatı zamanında vesveseli hükûmet, hiç bir cihette bana ilişmedi ve ilişemedi.. Vakta ki, “Neme lazım” dedim, kendi nefsimi düşündüm, ahiretimi kurtarmak için Erek dağında harabe mağara gibi bir yere çekildim. O vakit sebebsiz beni aldılar, nefyettiler...”(27)
Hazret-i Üstâd’ın bu beyan ve i’tirafından da anlaşılmaktadır ki; şeyh Said’in hadisesiyle onun hiç bir ilgisi olmamıştır. Onun içindir ki; şeyh Said hadisesinin neticesine yakın bir zamana kadar, hükûmet ona hiç bir şey dememiş, ilişmemiştir.
8- şeyh Said’e Üstâd tarafından yazılan mektub hususunda Hazret-i Üstâd’dan yapılan şifahî tek bir rivayet vardır. O da N. Şahiner’in, Doç. Dr. Nureddin Topçu’nun küçük kardeşi Hayreddin Topçu’nun hatıralarında kaydettiği rivayettir. Hayreddin Topçu şöyle demiş:
“Üstâd bana şeyh Said’den bahsetti. Onun hareketinden hiç memnun değildi.” Mektup yazdım, “sakın bir harekete girme” dedim. Ne yazık ki menfi harekete girdi...”(28) dedi.
Hayreddin Topçu’nun şu rivayetine benzer Üstâd’dan gelen başka hiç bir rivayet duyulmamıştır. şeyh Said’e yazılan mektub hakkında Üstâd’ın ikinci bir rivayetini ben şahsen hiç kimseden duymamışımdır. Hatta Üstâd’ın hizmetkârlarından Mustafa Sungur, Bayram Yüksel ve Hüsnü Bayram Ağabeylerden hususi şekilde istifsar ettim; “Hazret-i Üstâd, şeyh Said’e yazdığı mektubtan ve mahiyetinden hiç bahseder miydi” diye sordum. “Hayır !.. Biz hiç duymadık” dediler.
İşte bütün bu örneklerle de görüldüğü gibi; Bediüzzaman Hazretleri tarafından şeyh Said’e yazılan cevabî mektup, hakikat olmakla birlikte;
Yükleniyor...