şeyh Said hareketinin amacı sadece ve sadece din hissi adına bir reaksiyon olduğunu gösteren bir belge ve şahid de, aşağıda şiirini kaydedeceğ’imiz ve şeyh Said’le birlikte idam edilen Hani’li Salih Beyin hal ve telâkkisidir. Salih Bey, şeyh Said’le beraber esir alındıktan sonra, Diyarbekir’de hapishanede -henûz idam edilmeden önce- iken, şu aşağıdaki şiiri yazmış ve bazı kimselere vermiştir:
Gerçi enzar-ı ehibba’dan dahi dûr olmuşuz,
Rahmet-i Mevlâ’ya yaklaşmakla mesrûr olmuşuz.
Hak yolunda müflis-u hane-harap olduksa da,
Bu harabiyetle biz manada ma’mûr olmuşuz.
Ehl-i hak’kız, korkmayız i’damdan berdardan,
Çünki te’yid-i İlâhî ile mensûr olmuşuz.
Hâkim-i mübtıl yedinden madrubîn olduksa da,
Emr-i Hakla şer-i garra hakkını ifaya me’mûr olmuşuz.
Kul bize zulmen mücazat etse de perva etmeyiz,
şüphemiz yoktur ki, indallahda me’cûr olmuşuz.
Salihim, ehl-i salâhım dine can kıldım feda,
Lütf-u Hakla teşnagân-ı ab-ı kevser olmuşuz.
Pek Mühim Bir Hadise ve Azim Bir Hizmet
Burada çok mühim ve ebediyyen unutulmıyacak ve unutulmaması lâzım gelen son derece büyük bir hizmeti, azim bir hadiseyi zikretmeden geçemiyeceğiz, şöyle ki:
şark vilâyetleri içinde vuku’ bulmuş Bitlis hadisesi ve sonra şeyh Said hadisesi neticesinde, yaş-kuru demeden, ismine hoca, şeyh, ağa, bey denen bir çok insanın idama mahkûm edilmesinden başka, bir çok insanların da nefye, hicrete, perişaniyete mahkûm edilmesi sonucu; şark vilâyetlerindeki vatandaşların kalblerinde, o zulümlerin umumen Türk milletinden gelmiş zannedilerek; Türklere karşı çok büyük bir iğbirar, bir kin ve adavet hasıl olmuştu. Bu iki hadisenin arkasından da, Motki ve Sason bölgesinde, 1927-1928 yıllarında şapka ve harf inkılabına karşı sekiz aşiretin ayaklanma hadisesi..Ve hükûmetin Tepeleme ve imha harekâtıyla yüzlerce insanı öldürmesi ve mal, ev ve barklarını yakıp yıkması, ellerine geçirdikleri insanlarıda sürgünlerde perişan etmeleri ve 1930’da da Ağrı dağı isyani hadisesi.. Ve 1931’de Zilan deresi ve Muş ovası hadisesi ve katliamı.. ve en sonunda da 1938’de Dersim’in facialı hadisesiyle yapılan büyük zulümler ve katliamlar
Gerçi enzar-ı ehibba’dan dahi dûr olmuşuz,
Rahmet-i Mevlâ’ya yaklaşmakla mesrûr olmuşuz.
Hak yolunda müflis-u hane-harap olduksa da,
Bu harabiyetle biz manada ma’mûr olmuşuz.
Ehl-i hak’kız, korkmayız i’damdan berdardan,
Çünki te’yid-i İlâhî ile mensûr olmuşuz.
Hâkim-i mübtıl yedinden madrubîn olduksa da,
Emr-i Hakla şer-i garra hakkını ifaya me’mûr olmuşuz.
Kul bize zulmen mücazat etse de perva etmeyiz,
şüphemiz yoktur ki, indallahda me’cûr olmuşuz.
Salihim, ehl-i salâhım dine can kıldım feda,
Lütf-u Hakla teşnagân-ı ab-ı kevser olmuşuz.
Pek Mühim Bir Hadise ve Azim Bir Hizmet
Burada çok mühim ve ebediyyen unutulmıyacak ve unutulmaması lâzım gelen son derece büyük bir hizmeti, azim bir hadiseyi zikretmeden geçemiyeceğiz, şöyle ki:
şark vilâyetleri içinde vuku’ bulmuş Bitlis hadisesi ve sonra şeyh Said hadisesi neticesinde, yaş-kuru demeden, ismine hoca, şeyh, ağa, bey denen bir çok insanın idama mahkûm edilmesinden başka, bir çok insanların da nefye, hicrete, perişaniyete mahkûm edilmesi sonucu; şark vilâyetlerindeki vatandaşların kalblerinde, o zulümlerin umumen Türk milletinden gelmiş zannedilerek; Türklere karşı çok büyük bir iğbirar, bir kin ve adavet hasıl olmuştu. Bu iki hadisenin arkasından da, Motki ve Sason bölgesinde, 1927-1928 yıllarında şapka ve harf inkılabına karşı sekiz aşiretin ayaklanma hadisesi..Ve hükûmetin Tepeleme ve imha harekâtıyla yüzlerce insanı öldürmesi ve mal, ev ve barklarını yakıp yıkması, ellerine geçirdikleri insanlarıda sürgünlerde perişan etmeleri ve 1930’da da Ağrı dağı isyani hadisesi.. Ve 1931’de Zilan deresi ve Muş ovası hadisesi ve katliamı.. ve en sonunda da 1938’de Dersim’in facialı hadisesiyle yapılan büyük zulümler ve katliamlar
Yükleniyor...