Erek Dağı

Üstâd Bediüzzaman Said-i Nursî Hazretleri -Van Hayatı faslının başında da kaydettiğimiz gibi- Van’a ilk geldiği sırada, Haziran sonu 1923 idi. Bu yılın yaz ve kış aylarını Van’ın merkezinde, kardeşi Abdülmecid Efendi’nin evinde geçirdiği kısa bir müddeti hariç, diğer vakitlerini hep Nurşin camiinde geçirirdi. Daha sonraları, ya’ni 1924 yılının yaz başlarında, Erek Dağı-Zernabad suyu başına çıktı. Oradaki harabe eski bir savmaa’yı mesken ittihaz etti. Burada artık bütün vaktini tesbihat ve münacâtlarla geçirmeye koyuldu.

Merhum Molla Hamid’in naklettiği rivayetlerde, Üstâd’ın burada çok harika halleri görülmüştür. Üstâd’ın o acib hallerini Molla Hamid Efendi anlatmakla bitiremezdi. Molla Hamid Efendi hayatının son yıllarında çok yaşlanmış olmasına rağmen ve hasta olduğu, hem de çok da unutkan olduğu halde, Hazret-i Üstâd’a ait hatıraları, hiç bir tarafını eksik bırakmadan canlı bir teyip gibi anlatırdı. Molla Hamid’den ben şahsen en az yirmi defa bu hatıraları, -her defasında da bir kısmını- dinlemiştim. Hatıralar çoktur. Bunların içinden en mühim gördüklerimizden bir kaç tane nakledeceğim.

Molla Hamid Diyor:

“Erek Dağı’nda bir yaz mevsimi boyunca Üstâd’la beraber kalmıştık. Burada evvela Hazret-i Üstâd’ın hayvanlara karşı gösterdiği şefkatin bir kaç örneğini vermek isterim. (Kısa kısa ve mealen)

1- Dağlarda, bol miktarda yaban elmaları bulunurdu. Biz bu elmalardan koparıp yemek istediğimizde, Üstâd mani’ olurdu. “Bizim hissemiz bağlar ve bahçelerdekilerdir. Bizim rızkımızı Cenab-ı Hakk oralarda tayin etmiştir. Bu yabani meyveler, yabani hayvanların rızkıdır. Onların kısmetine dokunmamamız gerektir” derdi.

2- Bir gün bir avcı, Erek Dağı’nda bir iki keklik avlamış... Üstâd bunu duyunca üzüldü. “Cenab-ı Hak ehlî hayvanları bize musahhar etmiş. Dağ’daki hayvanlardan ne istiyorlar?” dedi. Aynı günün akşamında, bir kurt o avcının sürü içindeki bir keçisini öldürmüş, yemişti. Bu haber üzerine, Hazret-i Üstâd gülerek: “Tam, tam! Ben kurdumu gönderdim, kekliğin intikamını aldı.” dedi.

3- Bir yaz gecesi Üstâd’la birlikte Zernabad suyu yanındaki eski harabe kilisede idik. Biz yattık, geceleyin baktım bir kurt içeriye Hazret-i Üstâd’ın yanına gelmiş bekliyor. Ben korktum, sesimi çıkarmadım. Biraz sonra Kurt gitti. Sabah oldu, Üstâd Hazretleri akşamki hadiseyi bir vesileyle ben sormadan kendisi anlattı:

Yükleniyor...