Kardeşim Hamid, Üstâd’a gidip kendisine Elif-Ba’dan ders okutmasını söylemiş. Üstâd ise kardeşime: (Lâtife ederek) “Ben me’zun olmuş ve icazet almış hocalara bile ders veremiyorum. Bu olur mu Molla Hamid!” demiş. İşte bu hadiseden sonra kardeşimin adı Molla Hamid kaldı.

1923 yılı içerisindeydi, biz muhaceretten yeni dönmüş, çok fakirdik. Me’murluğa talib olmuştum. Anneme sordum, “Git Seyda’ya sor, O razı olursa gir” demişti. Bunun üzerine ben Üstâd’a gittim, me’muriyete, polisliğe girmek istediğimi söyledim. Üstâd:

“Polislik vazifesi çok mühimdir. Haksızlıkları önler, mazlumları korur. Milletin malını, namusunu muhafaza eder”, dedikten sonra, ilâve etti: “Kardeşim, eğer sen bunları yapabilecek isen, polisliğe gir!” dedi.

Ben de Üstâd’ın işaret buyurdukları vazifeleri yerine getirmek niyet ve azmiyle polisliğe girdim ve polis oldum...“(13)

Dördüncü şahidimiz: Van’lı Molla Hamid’dir. Bu zat Hazret-i Üstâd’ın bizzat alâkadar olup Kur’ân okuttuğu talebesi ve hizmetkârı Hamid Ekinci Ağabey’dir. İşte bu zat, Hazret-i Üstâd’ın bu son Van hayatiyle alâkalı en sağlam rivayetlerin râvisidir. Ve en canlı ve heyecanlı ve çok olan hatıraların ve menkıbelerin nâkilidir. Hazret-i Üstâd’dan naklettiği hatıraların, Üstâd’a ait söz, hareket ve davranışların tarz-ı şivesiyle, jest ve mimikleriyle canlandıran, adeta canlı bir teypdir. Onun hatıraları çoktur. Biz içlerinden en önemli gördüklerimizi alıyoruz. Hatıraları kısmen şöyledir:

“Hazret-i Üstâd’la ilk görüşmemiz, bir sonbahar gününde olmuştu. Nurşin camiinde namaz kılıp eve dönen Ağabeyim Abdullah, bana hitaben: “Hamid! Nurşin Camiine Bediüzzaman gelmiş. Oraya biraz odun götür” dedi. Ben de bir miktar odun alarak Nurşin camiine gittim, Cami’de beklemeye başladım. Sonra câmi’ içinde duran bir adam “Ne bekliyorsun kardeşim” diye sordu.

Ben de, efendim buraya bir hoca gelmiş, kendisini görmek istiyorum dedim. Meğerki görmek istediğim zat kendisi... Bana “Kardeşim akşam namazının vakti geldi, bir ezan oku da namaz kılalım!” dedi.

Ben ise, o zaman henüz ezan okumasını bilmiyordum, küçüktüm. Onun için sadece sustum. Benim sustuğumu görünce, kendisi başladı ezan okumaya. Ezanı bitirdi, beraber namaz kıldık. İşte Üstâd’la ilk görüşmemiz böyle bir akşam namazında oldu. Namazdan sonra Üstâd bana: “İşin olmadığı zaman, gel, beraber namaz kılarız” demişti. O günden sonra artık her gün yanına gitmeye başladım.

Üstâd Hazretleri Nurşin camiine yerleştikten bir müddet sonra, kendisinden ders almak için kıymetli ve seçkin âlimler yanına gelmeye başladılar.

Yükleniyor...