küçük bir kab çorbaydı. Ben ise, gururuma yedirmiyerek, “Sizinle efendim!” dedim. “Peki aziz sıddık kardeşim” dedi. Yemeye başladık. Fakat hayatımda öyle lezzetli bir yemek daha yemiş değilim.

Yemekten sonra namaza durduk. Ben küçücük boyumla onun (İmamın) arkasında durdum. Bana döndü: “Kardeşim küçüklerin yeri arkadır. Sen büyüyünce hep inşaallah mihrapta kılacaksın.” dedi.

Hakikaten büyüdüm, okudum, hoca oldum.. Ve hep imam ve vaizlikle hayatım geçti. Ayrıca da bütün meclislerde daima beni imam yaparlar, mihraba geçiyorum:”

Not: Bu zat, bu hatırasını 1980 senesi sonbaharında İstanbul Cağaloğlundaki Envar Neşriyat’ın o zamanki yeri olan Alay Köşkü binasının altına gelerek; Akçakaleli Müslüm Akaltun ve Suruçlu Şükrü Aslan hazır bulundukları bir sırada anlatmıştı.

Van’da Üstâd’a verilen resmî vaizlik ve imamlık:

Diğer hatıra ve şâhidlerin menkıbelerine geçmeden önce, Ankara Diyanet Riyasetince Üstâd’ın Van’da vaizliğe ta’yin edilişi hadisesini de bu arada kaydetmek münasib olur.

Hadiseyi, evvela Türkiye Cumhuriyeti Diyanet Reisliği 1962-1963 yıllarında yapmış, muhterem Tevfik Gerçeker Hocamızın hatıratından okuyalım:

“...Cumhuriyetin i’lânından sonra, tedrisat umum müdürlüğünde mümeyyizdim. Vaiz kadroları bu umum müdürlüğe dahil idi. Ta’yinler bu umum müdürlükten çıkacak kararlara dayanırdı. Said-i Kürdî Ankara’dan Van’a gittikten sonra, bana umum müdür olan Aksekili Ahmed Hamdi Efendi bizzat:

“Van’da vaizimiz yok. Kimseye verilmemiş kadro var. Van’a bir kadro gönderelim. O kadroya Said-i Kürdîyi tayin edelim” diye bir teklifte bulundu. Bu teklif benim de hoşuma gitti. O’na bir kadro mucibi alındı. Arkasından vaizliğe ta’yini hususunda Van Valiliği’ne gereken bildiri yazıldı...”(10)

Bu tayinin 1923 yılı içerisinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak hangi ay ve günde resmi evraka geçtiğini bilemiyoruz. Fakat 13 Haziran 1935 tarihine kadar bu tayinin hükmü câri olup, on bir senelik bir mukavelenin akdedildiğini biliyoruz. Hem bu tayinin Bediüzzaman tarafından maaşlı ve resmî şekilde değil, fahrî ve maaşsız kabul edildiğini, Tevfik Gerçeker Hoca’nın hatırasından anlaşıldığı gibi, Bediüzzaman’ın yazılı beyan ve ifadelerinden de anlaşılmaktadır. Bu vaizliğe tayininden başka, bir de ayrıca Van Müftülüğü’nce kendisine fahrî imamlık belgesi de verildiğini anlıyoruz. çünki:


Yükleniyor...