İşte, Üstâd Bediüzzaman Said-i Nursî Hazretleri’nin uyandırmak istediği, harekete geçirmeyi arzu ettiği şey ve mesele; İslâmiyet’in de, insaniyetin de lâzımı ve şiari olan insanlık seciyesidir. Bu seciyenin uyanmasıyla, her çeşit İslâmî ve millî hizmetler yaptırılabilir.. Ve her nevi’ izzet ve şeref elde edilebilir. İ’lây-i Kelimetullah cihadı da tahakkuk etmiş olabilir. Dolayısıyla bu nevi’ milliyetçilik, İslâmcılıktır, İslâm milliyetçiliğidir. Başka bir şey değildir.
Hazret-i Üstâd Bediüzzaman, Meşrutiyet ve Hürriyetin i’lânı sıralarında; İslâm Âlemindeki hürriyet ınkılâbını, İslâm milletlerinin bu nevi milliyetçilikle uyanmasına büyük bir sebep bilmiş ve onun İslâmî bir şekilde tahakkuk etmesi için tüm gayretiyle çaba sarfetmiştir. O sıra gerek nutuk suretinde söylemiş olduğu, gerekse makale ve kitap şeklinde neşrettiği yazılarının bir çoğunda, bu hakikat görünmektedir. Osmanlı devleti, hilâfete merkez olması hasebiyle, onu İslâmî bir milliyetçiliğe bayrak göstermiş, tüm İslâm milletlerini uyandırmak ve evvela kendi içinden ittihada getirmek, sonra da Osmanlı hilâfeti etrafında halkalandırmaya gayret sarfetmiştir. Bu söylediklerimizin ispatlı delilleri bu kitabın bir kaç yerinde kaydedilmiş olduğundan tekrarına hacet görmüyoruz. Tafsilatını isteyenler, Âsâr-ı Bediiye kitabındaki asıllarına bakabilirler. Yalnız burada Bediüzzaman’ın eski nutuk ve makalelerinin heyecanlı ifadelerindeki ma’naları bir derece izah eden, 1954’lerde C.H.P’li bir gazetecinin iftirakâr yazılarına cevab olarak kaleme aldığı şu yazısını burada nümune olarak gösteriyoruz:
“...Halk Partililerin müfrit kısmından o gazeteci iki acib yalan ve iftirası, bu noktayı yazmaya beni mecbur etti:
Birisi: “Said-i Nursî’nin ciltlerle kitapları inkılâb aleyhindedir” diye.. demesi gösteriyor ki: o, hakaik-ı imaniye ve Kur’âniye’nin haricinde sırf bir dinsizlik manasını inkılâba vermiş. İnkılâbı öyle kabul ediyor. Bu Müslüman millete bu iftirayı yapan belâsını bulacak.
İkinci iftirası: Diyor ki; “Said-i Nursî Kürd milliyetini din namına Anadolu evlâdlarına neşrediyor?”
- Acaba bu bedbaht İslâm milliyetini, Kürd milliyeti demekle divanece mana mı veriyor?..
Ellibeş seneden beri; “Irkçılık frengi bir hastalıktır ki, Frenkler İslâmiyet’i parçalamak için içlerine sokmuşlar” deyip “Elli beş seneden beri milliyetimiz yalnız İslâmiyet’tir” deyip, bütün eserlerinde bu esası takip etmiş, gitmiş bir adam hakkında böyle bir isnad, yirmi derece bir iftiradır.
Kürdlük isnadıyla ilişenlere karşı, Hücumat-ı Sitte’nin bir desisesinde ve yirmialtıncı mektubun bir kısmında kat’î cevab var olmakla beraber,
Hazret-i Üstâd Bediüzzaman, Meşrutiyet ve Hürriyetin i’lânı sıralarında; İslâm Âlemindeki hürriyet ınkılâbını, İslâm milletlerinin bu nevi milliyetçilikle uyanmasına büyük bir sebep bilmiş ve onun İslâmî bir şekilde tahakkuk etmesi için tüm gayretiyle çaba sarfetmiştir. O sıra gerek nutuk suretinde söylemiş olduğu, gerekse makale ve kitap şeklinde neşrettiği yazılarının bir çoğunda, bu hakikat görünmektedir. Osmanlı devleti, hilâfete merkez olması hasebiyle, onu İslâmî bir milliyetçiliğe bayrak göstermiş, tüm İslâm milletlerini uyandırmak ve evvela kendi içinden ittihada getirmek, sonra da Osmanlı hilâfeti etrafında halkalandırmaya gayret sarfetmiştir. Bu söylediklerimizin ispatlı delilleri bu kitabın bir kaç yerinde kaydedilmiş olduğundan tekrarına hacet görmüyoruz. Tafsilatını isteyenler, Âsâr-ı Bediiye kitabındaki asıllarına bakabilirler. Yalnız burada Bediüzzaman’ın eski nutuk ve makalelerinin heyecanlı ifadelerindeki ma’naları bir derece izah eden, 1954’lerde C.H.P’li bir gazetecinin iftirakâr yazılarına cevab olarak kaleme aldığı şu yazısını burada nümune olarak gösteriyoruz:
“...Halk Partililerin müfrit kısmından o gazeteci iki acib yalan ve iftirası, bu noktayı yazmaya beni mecbur etti:
Birisi: “Said-i Nursî’nin ciltlerle kitapları inkılâb aleyhindedir” diye.. demesi gösteriyor ki: o, hakaik-ı imaniye ve Kur’âniye’nin haricinde sırf bir dinsizlik manasını inkılâba vermiş. İnkılâbı öyle kabul ediyor. Bu Müslüman millete bu iftirayı yapan belâsını bulacak.
İkinci iftirası: Diyor ki; “Said-i Nursî Kürd milliyetini din namına Anadolu evlâdlarına neşrediyor?”
- Acaba bu bedbaht İslâm milliyetini, Kürd milliyeti demekle divanece mana mı veriyor?..
Ellibeş seneden beri; “Irkçılık frengi bir hastalıktır ki, Frenkler İslâmiyet’i parçalamak için içlerine sokmuşlar” deyip “Elli beş seneden beri milliyetimiz yalnız İslâmiyet’tir” deyip, bütün eserlerinde bu esası takip etmiş, gitmiş bir adam hakkında böyle bir isnad, yirmi derece bir iftiradır.
Kürdlük isnadıyla ilişenlere karşı, Hücumat-ı Sitte’nin bir desisesinde ve yirmialtıncı mektubun bir kısmında kat’î cevab var olmakla beraber,
Yükleniyor...