“... Müdde-i umumilerin bir kısmı, vazifeleri olan hukuk-ı umumiyenin müdafaası, hukukullah nev’inden olduğu cihetle, bana karşı şiddet değil, bilâkis hakikî adalet noktasında umum İslâmiyet’e ve belki insaniyete de menfaatı olan Risale-i Nur’un hizmet-i imaniyesi cihetiyle; şiddeti bırakıp kader-i İlâhiyye’nin şefkat tokadına bakar gibi zâhiren ta’zib, hakikaten yardım hükmüne geçtiği için, ben de bu sırr-ı azim münasebetiyle bütün böyle müdde-i umumilere karşı bir dostluk ve dua etmek vaziyetini aldım. Zahiren bana karşı şiddet-i hüküm görünen halet, o hizmet-i imaniyeye bir ilânname hükmüne geçti. Ben de şimdi onlara hukuk-u ammenin, hukukullah hükmüne geçtiğini bilenlere umumen selam ve dua ediyorum.. Bana olan şiddetlerini umumen helâl ediyorum.”(88)
2- Demokrat Hükümeti de icraatını eski anayasaya göre yürüttüğü ve fakat C.H.P iktidarından çok farklı olarak, anayasanın yumuşak ve hürriyete doğru çekilebilir taraflarıyla, tam bir demokratik sisteme doğru yürütmeye azmettikleri için; Hazret-i Üstâd onların hürriyete doğru yol açan bu hareketlerini bir İslâm milliyetçiliğini, hükümetlerini de bir İslâm hükümeti tarzında kabul ederek, ma’nevî bir ihtara binaen talebelerine şöyle bir beyanda bulunmuşlardı:
“Kardeşlerim! Sizce münasib ise, başvekile ve dindar meb’uslara verilmek üzere, ihtara binaen yazdırılmış gayet ehemmiyetli bir hakikattır: Mukaddeme: Kırk seneye yakın siyaseti terk ettiğimden ve ekser hayatım bir nev’i inzivada geçtiğinden, hayat-ı içtimaiye ve siyasiye ile meşgul olmadığımdan, büyük bir tehlikeyi göremiyordum. Bu günlerde o tehlikenin hem millet-i İslâmiye’ye ve hem de bu memleket ve hükûmet-i İslâmiye’ye büyük bir zarar vermeye zemin hazırlanmakta olduğunu hissettim. Mecburiyetle İslâm milliyeti ve hâkimiyeti ve memleketin selâmeti için ehl-i siyaset ve cem’iyet-i beşeriyeye hamiyet ile çalışanlar için, bana mânevî bir ihtar edildiğinden üç noktayı beyan edeceğim...”(89)
Yükleniyor...