Cevaben denilir ki; Hazret-i Üstâd’ın her şey için çok müsaid olan o zamanlardaki ifade ve beyanlarını, görüş ve anlayışlarını o zamanlara göre yazılmış günlük birer makale şeklinde kabul edip de, hakikatlerini ve hikmetli derslerini benimsemezsek, proğram ve metodlarını hırz-ı can edip ona göre hareket etmezsek, acaba kime uyacağız? Kime göre hareket edeceğiz?!.
Zahiren dinde çok hassaslık gösteren, fakat ilim, hikmet ve akılda İslâm’ın hikmetli siyasetinde çok noksan âlim namı altındaki bazı kimselerin âkıbetsiz, neticesiz maceralara sürükliyen ve karışıklığa sebebiyet veren rehberliklerinde mi yürüyeceğiz? Yahut da kendi kısır ve kasır fehim ve idrakımızla bazı ayet ve hadislerden anladığımıza göre mi hareket edeceğiz?
Hem, üstte sıraladığımız nümunelik hareket proğramları olan fetvalara, bilfarz zamanı geçmiş birer makale nazarıyla baksak da, acaba Yeni Said tabir edilen dönemde yazılan bütün yazı ve beyanları da aşağı-yukarı bu ma’nada ve bunlar gibi değil midir? Bunlarında mı zamanı geçmiştir? Yahut bin kere haşa Bediüzzaman bunları bir nevi Takiyye içerisinde müsalahakârane hilâf-ı hakikat mı yazmıştır? Eliyazübillah!.. O zaman zamanı geçmemiş, halis hakikat hangisidir? Doğru olanı nedir?..
Aklımız mı? Cerbezemiz mi? Körü körüne hassasiyet gösteren ve oraya buraya yalpa yaparak mukallidlik yapan hissiyatımız mı? Yahut da müfritane hareket içinde olan hissiyatımızın işine gelen, uygun düşen siyasî bazı hoca namı altındaki kimselerin çok hatalı, müfrit, ihtilâlci zihniyetleri mi?..
Cumhuriyet Döneminde Yazılan Üstâd’ın Eserlerinde
aynı Mânâdaki İfade ve Beyanları
Az üstte arzına çalıştığımız on iki bölümdeki ma’nalar gibi, Yeni Said dönemi olan 1923-1960 arası hayatında da, mezkûr hususlarda, onlara benzer, hatta daha yumuşak ve irşad hikmetine daha çok uygun fetvalarının nümunelerinden de bazı örnekleri arz etmeye çalışacağız.
Buraya kadar Eski Said döneminin her üç safhasının birbirinden ayrılmaz telakkilerinin ifadeleri olan eski eserlerinden alıp sergilediğimiz nümuneler gibi, daha bir çok örnekler verebilmemiz mümkin idi. Ancak bunlar asıl maksad için, örnek olmalarına kâfi olduğundan iktifa edildi. Üstâd’ın bu beyanları göstermektedirler ki; onun uğrunda hayatını, saâdetini, rahatını, han u manını ve bütün dünyasını feda ettiği İslâm dininin iki cihan hayat nizamının, Âlem-i İslâm’da hüküm-ferma olması için sarfettiği gayret, verdiği mücadele, sâdece ilim sahasını ilgilendirmiş ve nasihattan ibaret kalmıştır. Yani idarecileri ve siyaset adamlarını ilmen, aklen,
Zahiren dinde çok hassaslık gösteren, fakat ilim, hikmet ve akılda İslâm’ın hikmetli siyasetinde çok noksan âlim namı altındaki bazı kimselerin âkıbetsiz, neticesiz maceralara sürükliyen ve karışıklığa sebebiyet veren rehberliklerinde mi yürüyeceğiz? Yahut da kendi kısır ve kasır fehim ve idrakımızla bazı ayet ve hadislerden anladığımıza göre mi hareket edeceğiz?
Hem, üstte sıraladığımız nümunelik hareket proğramları olan fetvalara, bilfarz zamanı geçmiş birer makale nazarıyla baksak da, acaba Yeni Said tabir edilen dönemde yazılan bütün yazı ve beyanları da aşağı-yukarı bu ma’nada ve bunlar gibi değil midir? Bunlarında mı zamanı geçmiştir? Yahut bin kere haşa Bediüzzaman bunları bir nevi Takiyye içerisinde müsalahakârane hilâf-ı hakikat mı yazmıştır? Eliyazübillah!.. O zaman zamanı geçmemiş, halis hakikat hangisidir? Doğru olanı nedir?..
Aklımız mı? Cerbezemiz mi? Körü körüne hassasiyet gösteren ve oraya buraya yalpa yaparak mukallidlik yapan hissiyatımız mı? Yahut da müfritane hareket içinde olan hissiyatımızın işine gelen, uygun düşen siyasî bazı hoca namı altındaki kimselerin çok hatalı, müfrit, ihtilâlci zihniyetleri mi?..
Cumhuriyet Döneminde Yazılan Üstâd’ın Eserlerinde
aynı Mânâdaki İfade ve Beyanları
Az üstte arzına çalıştığımız on iki bölümdeki ma’nalar gibi, Yeni Said dönemi olan 1923-1960 arası hayatında da, mezkûr hususlarda, onlara benzer, hatta daha yumuşak ve irşad hikmetine daha çok uygun fetvalarının nümunelerinden de bazı örnekleri arz etmeye çalışacağız.
Buraya kadar Eski Said döneminin her üç safhasının birbirinden ayrılmaz telakkilerinin ifadeleri olan eski eserlerinden alıp sergilediğimiz nümuneler gibi, daha bir çok örnekler verebilmemiz mümkin idi. Ancak bunlar asıl maksad için, örnek olmalarına kâfi olduğundan iktifa edildi. Üstâd’ın bu beyanları göstermektedirler ki; onun uğrunda hayatını, saâdetini, rahatını, han u manını ve bütün dünyasını feda ettiği İslâm dininin iki cihan hayat nizamının, Âlem-i İslâm’da hüküm-ferma olması için sarfettiği gayret, verdiği mücadele, sâdece ilim sahasını ilgilendirmiş ve nasihattan ibaret kalmıştır. Yani idarecileri ve siyaset adamlarını ilmen, aklen,
Yükleniyor...