değil İşarat-ül Î’caz eseri, bir tahmine göre 1904’lerde te’lif etmiş olduğu Kızıl Îcaz’ın bazı kısımları da bu kabildendir. Keza her iki Said’in iştirâkiyle te’lif edilen Lemaat kitabı da; Risale-i Nur kitaplarındaki mufassal hakikatların çekirdekleri tarzında, öz ve muhtasar hakikatlerini müştemil olduğu gibi, Arabî eserleri olan Mesnevî-i Arabi’deki risaleleri de, Nur Risalelerinin birer haritacık enmuzecidirler.

Bu keyfiyetten anlaşılıyor ki; asliyet ve hakikat itibariyle Eski Said’le Yeni Said arasında bir icmal ve tafsil mazhariyeti vardır. Ta’bir-i diğerle, bir cüz’iyyet ve külliyet kaziyesi mevzu-u bahisdir. Amma bu icmal ve tafsil veya cüz’iyyet ile külliyet gibi ifadeler, Bediüzzaman’ın makamına göre ve ancak ona kıyasla yüksek unvanının tarafımızdan nakıs ve basit bir tarifidir.

Lâkin kemiyet ve zahiriyet i’tibariyle, Eski Said ile Yeni Said arasında yaşayış, hizmet ve içtimaiyyat noktalarında bazı farklar mevcuttur. Bu farklar ise: Gençlik devri, kemal çağı, ilim devri, amel faslı gibi insaniyyetin istikmal kanununa tebean fıtrî olarak uğrayacağı merhalelerdir. Bediüzzaman’ın bu merhalelerdeki te’lifatı da keyfiyet ve hakikat noktasında aynı şeyler olmakla beraber, fakat iki makama göre farklıdır, değişiktir. şöyle ki:

Eski Said’in te’lifatı olan 1921’in son yarısına kadarki eserlerinde küll olarak Sünûhât ve ilhamât hâkim olmakla birlikte, ilmî ve aklî düsturlar ve kaideler daha gâlibdir. Yeni Said’in eserleri ise, yine ilim ve mantık kaidelerinden hiç ayrılmamakla beraber, tamamen ilhama, sünûhât-ı kalbiyeye ve ihtarlara tabidir. Yalnız 1918’den 1923 yılına kadar yazılan eserlerin, Yeni Said’in olsun, Eski Said’in olsun, Risale-i Nurlara nisbetle icmal ve ihtisar yönüyle Eski Said’in eserlerine benzemektedir. Mesela Eski Said’in eserlerinden olan Nokta, şuaat, ve Lemaat ile, Yeni Said’in ilk eserlerinden olan Arapça Katre ve Zerre risaleleri gibi... Hatta Hazret-i Üstâd bu eserlerinden bazıları için: “Eski Said’le Yeni Said’in birbirleriyle münazaraları neticesinde vücuda geldiğini”diye kaydeder.

Yeni Said’in hayat safhası, Eski Said’inkinden -bize göre- en önemli farklı yönleri; ruhanî ve kalbî ve manevî taraflarıdır. Eski Said’den Yeni Said’i ayıran gerçek yön ve hakikat da bu tarafı olsa gerektir. Bu yönde tecelli ve tezahürlerini, inkılâblı ve müterakkî hâlâtını tasvir etmeyi haddimizin bin kere fevkinde, biliriz. Ya’ni manevî mertebelerin hangisinden hangisine nasıl atladığına.. Veya Ruhanî âlemlerin hangisinden hangisine geçtiğine dair malûmat, bizim tamamen ilmimizin ve ihatamızın dışında olan bir keyfiyettir. O büyük ve azim terakkî inkılâblarının veya ma’nevî yükseliş merhalelerinin estirdiği hidayet meltemlerinin veya o umman-ı rahmet merkezlerinden mevcelenip gelen dalgalarının onun hayatının dış sahillerine vurarak husule getirdiği tesirlerle; Bediüzzaman Hazretleri’nin maddî

Yükleniyor...