3- Üstâd’ın Afyon Mahkemesi’nde avukatlığını der-uhde etmiş, Av. Hulusî Bitlisî Aktürk’ün 11/1/I949’da Yargıtay l. Ceza Dairesi’nde yaptığı temyiz müdafaasında; Bediüzzaman Hazretleri’nin Ankara’ya ilk geldiği zaman, M. Kemal Paşa’nın heykel konusundaki düşüncesine karşı söylediği sözlerini şöyle anlatmış:

“...Cumhuriyetimizin iptidalarında, müvekkilim Ankara’da bulunurken; Atatürk, müvekkilimin heykel hakkındaki kanaatlarını soruyor: Müvekkilim Said, ona karşı şiddetli bir sûrette: `Büyük Kur’ânımızın bütün hücumu heykellerle putlaradır... Müslümanların heykelleri ise hastahaneler, mektepler, yetimleri koruyacak yurtlar, ma’bedler, doğru yollar gibi âbideler olmalıdır...” cevabını vermiş.

Hatta o sırada bütün meb’uslara hitaben neşrettiği bir yazısında: “Ey Meb’uslar! Sizler büyük bir günün kurucularısınız. Hakikaten birer yüksek kumandan sıfatıyla mücahedeye koyuldunuz. Düşmanları denizlere döktünüz. Hilâli, salibin tasallutundan kurtardınız... Ey kumandanlar! Bundan sonra da öyle hareket ediniz ki; Kıyamet gününde, Mahkeme-i Kübra’da mes’ul olup, bir neferden istimdad-ı nur etmeye muztar kalmayasınız!” sözlerini esirgememiş... Bu serbest kanaatlarla, dinî vazifesini ifadan dolayı muahazeya lâyık görülmemiştir..”(35)

4- Üstâd Bediüzzaman’la birlikte İstanbul’da İngilizlere karşı Hutuvat-ı Sitte’yi neşreden ve bilâhare de Üstâd’ın emriyle Ankara’ya Milli Hükûmeti desteklemesi için gelen ve Ankara’da Van meb’usu olarak Meclis’e giren Tevfik Demiroğlu, Üstâd’ın M. Kemal Paşa’yla aralarında heykel konusunda geçen sözlerini şöyle anlatır:

“Üstâd’ı Ankara’da son olarak, istasyonda M.Kemal’le konuşurken gördüm. Ben yanlarındaydım. O zaman M. Kemal’in Sarayburnu’na heykelinin yapılması düşünülüyordu. Buna karşılık ilk olarak Sokulluların adamı olan, sarıklı avukatlardan Abdünnafi’ Efendi karşı çıktı. İstanbul’dan Ankara’ya telgraflar çekti. “Hilâfet merkezine heykeller dikilmez” diye...

Orada (İstasyonda) Üstâd, M. Kemal Paşa’ya: “Paşa, biz sana heykel dikmen için yardım etmedik..” dedi. İstasyonda ben duydum. M. Kemal cevab vermeden yürüdü. Ertesi günü de duyduk ki, Üstâd Van’a gitmiş..(36)

5- Bediüzzaman’ın üst tarafta bahsi geçmiş bütün o imkânlara, o câzib tekliflere rağmen, özellikle o ana kadar -yirmi seneye yakın uzun bir zaman hasretini çektiği- Medreset-üz Zehra’sına maddî destek sağlanmış olduğu halde neden bütün bunları bırakarak inzivaya çekildi?.. Mevzuunu ele alan Dağıstan Kahramanı şeyh şamil Hazretleri’nin torunu Said şamil Bey şöyle izah eder:

Yükleniyor...