İşte Bediüzzaman yukarıda kaydedilen ümit ve gayelerle İstanbul’daki vazifesini bitirmiş, artık Ankara’ya gidebilirdi. Gidip de, teşekkül eden şu yeni İslâm-Türk hükûmetini kutlamak ve temelleri atılmakta olan bu İslâm hükûmetinin ana taşlarını sağlam bir zemine oturtmak mutlaka lâzımdı. Aynı zamanda, kafasında, kalbinde taşıdığı dünya çapındaki büyük hizmet proğramlarını da, bu yeni İslâm hükûmeti nezdinde tahakkuk ettirmesi gerekirdi. Çünkü zaman ve zemin itibariyle merhun vakti gelmişti artık...
İşte tam bu sıralarda, eski Van Valîsi ve Millet Meclisi’nde meb’us dostu Tahsin Bey(*) vasıtasıyla tekrar Ankara’ya davet vaki’ oldu. Üstâd bu da’vete icabet etti. Önceden talebelerinden Tevfik Demiroğlu, Molla Süleyman ve Binbaşı Bitlis’li Refik Bey’i yolladı. Milli Hükûmeti onun adına desteklemek üzere Ankara’da görünmeleri için gönderdi.(1)
Tevfik Demiroğlu’nun kendi ifadesinde: “Üstâd ilk önce beni Ankara’ya göndermişti. Bilâhare kendisi de ısrarla istenince geldi” demektedir.(2)
Ve Ankaralı, Eski Alay Müftülerinden
Osman NurÎ Efendi’nin İfadesi
Bediüzzaman’ın, Ankara hükûmetince defalarca ve ısrarla Ankara’ya davet edilmesi konusunu, o zamanlarda Milli Müdafaa imamı ve alay müftülerinden Osman Nuri Efendi’nin, bilâhare 1950 yıllarında Bediüzzaman’a yazdığı bir mektubunda şunları kaydeder:
“... Yurdun her tarafında Millî Mücadele devam ederken, zât-ı hâkimanelerine Ankara’dan mücahade-i milliyede birlikte devamı için, muhtelif şahıslardan 18’i mütecaviz davetnameler geldiği zaman, bu da’vetlere icabet edip etmemek hususunda; İstanbul’da ikametgâhınızdaki görüşmede istişare buyurduğunuz alay müftülerinden eski dostunuz, Ankara’lı Osman Nurî’yim...”(3)
Osman Nurî’den Bir Hatıra Daha
Merhum Zübeyr Ağabey kendi hususî not defterinde, bizzat merhum Osman Nuri’den dinlediği aynı mevzudaki hatırasından bazı bölümler alıyoruz:
“Yirmi beş sene Milli Müdafaa Vekâleti’nin din işleriyle alâkalı bir dairesinde mühim bir vazife ifa etmiş büyük âlim ve ehl-i kalb olan Osman Nuri;
İşte tam bu sıralarda, eski Van Valîsi ve Millet Meclisi’nde meb’us dostu Tahsin Bey(*) vasıtasıyla tekrar Ankara’ya davet vaki’ oldu. Üstâd bu da’vete icabet etti. Önceden talebelerinden Tevfik Demiroğlu, Molla Süleyman ve Binbaşı Bitlis’li Refik Bey’i yolladı. Milli Hükûmeti onun adına desteklemek üzere Ankara’da görünmeleri için gönderdi.(1)
Tevfik Demiroğlu’nun kendi ifadesinde: “Üstâd ilk önce beni Ankara’ya göndermişti. Bilâhare kendisi de ısrarla istenince geldi” demektedir.(2)
Ve Ankaralı, Eski Alay Müftülerinden
Osman NurÎ Efendi’nin İfadesi
Bediüzzaman’ın, Ankara hükûmetince defalarca ve ısrarla Ankara’ya davet edilmesi konusunu, o zamanlarda Milli Müdafaa imamı ve alay müftülerinden Osman Nuri Efendi’nin, bilâhare 1950 yıllarında Bediüzzaman’a yazdığı bir mektubunda şunları kaydeder:
“... Yurdun her tarafında Millî Mücadele devam ederken, zât-ı hâkimanelerine Ankara’dan mücahade-i milliyede birlikte devamı için, muhtelif şahıslardan 18’i mütecaviz davetnameler geldiği zaman, bu da’vetlere icabet edip etmemek hususunda; İstanbul’da ikametgâhınızdaki görüşmede istişare buyurduğunuz alay müftülerinden eski dostunuz, Ankara’lı Osman Nurî’yim...”(3)
Osman Nurî’den Bir Hatıra Daha
Merhum Zübeyr Ağabey kendi hususî not defterinde, bizzat merhum Osman Nuri’den dinlediği aynı mevzudaki hatırasından bazı bölümler alıyoruz:
“Yirmi beş sene Milli Müdafaa Vekâleti’nin din işleriyle alâkalı bir dairesinde mühim bir vazife ifa etmiş büyük âlim ve ehl-i kalb olan Osman Nuri;
Yükleniyor...