Üstâd Hazretleri Çamlıca’daki Yusuf İzzeddin Paşa köşkünde kalmaya başladı. Biz buraya çok giderdik. Üstâd’ın ekser vakti Eşref Edip Bey’in yanında geçerdi. Mehmet Akif Bey de buraya gelirdi.

Hutuvat-ı Sitte’yi Neşrediyoruz

İngilizler İstanbul’u işgal etmişti. Amerikalıların Rasilhavus (Bible House) diye bir neşir yurdu vardı. Burada Kitab-ı Mukaddes basılır, dağıtılırdı. Orada çalışan bir Ermeni vardı, tanışırdık. Her oradan geçerken onunla selâmlaşır, hal hatır sorardık. Ermeni, gözüne beni kestirmiş olacak ki; İncil’den basılmış küçük kitapçıklardan bana bir miktar verir “Dağıtabilir misin” derdi. Ben de hay, hay der, onları götürür, bir yerde yakardım. Böylece İngiliz Polis hafyelerinin nazarlarını dağıtıp, Hutuvat-ı Sitte’yi dağıtırdık. Hutuvat-ı Sitte’ler Vezneciler’de bir çayhanede idi. Üstâd’ın biraderzadesi Abdurrahman ile birlikte oradan alıp, emniyet hissettiğimiz kimselere verirdik. İngilizlerden hiç korkmuyorduk. Hatta ba’zen köşe başlarında polislerinin yüzlerine tükürür bir köşeden sıvışır, kaçardık.

Üstâd o zamanlar bana “Uzun birader” diye lâtife ederdi. 1952’de ilk karşılaştığımızda da, selâmımı alınca: “Ve aleykümselâm uzun birader!” diye iltifat etti.

Üstâd, Eşref Edip Bey’i çok severdi. Sebilür-Reşad’ıyla yakından ilgilenirdi.“(94)

12- Elli yıllık neşir hayatıyla İslâm dinine, Kur’ân ve imâna hizmet etmiş ve Kurtuluş Savaşı’nda şahsıyle ve gazetesiyle, İstanbul’da büyük hizmetler ifa etmiş ve Bediüzzaman’la o zamanlardan beri yakın alâka içinde ve kendisine talebelik ve cihad arkadaşlığı yapmış merhum Eşref Edip Fergan’ın ismi de üstteki hatırada geçtiği münasebetiyle, bir hatırasını kendi kalemiyle yâd etmiş olduğu şekilde naklediyoruz:

“Uzun bir ayrılıktan sonra:

Belki yirmi yedi, yirmi sekiz sene oldu Üstâd’ı görmiyeli... Onu görmek, mübarek simasını doya doya seyretmek için, her zaman gidip ziyaret etmek istediğim halde, meşguliyetten bir türlü vakit bulamadım. Fakat o, kalblerde yaşadığı için, ma’nevî varlığıyla daima beraberdik. Bu gönüllerdeki iştiyakı bir dereceye kadar tatmin etmez mi idi? Kendisini görüp kucaklaştığımız zaman, onun nuranî simasının verdiği zevk, maddi hasretin de ne kadar büyük olduğunu gösterdi.

Yükleniyor...