4- Yine Diyanet Dairesi Başkanlığı’nı yapmış muhterem Ali Rıza Hakses Hoca Efendi de, kendi hocasından naklen, Bediüzzaman Hazretleri’yle ilgili bir hatırasını şöyle yâd etmiş:

“Hocam, Vanlı dersiâmlardan Zekeriya Efendi, Bediüzzaman'dan sitayişle bahsederdi. Onun bütün fünûn-ı Arabiye’yi ezberine aldığını, sarf, nahiv, mantık, beyan, bedi, usul, usûl-ü fıkıh, usûl-i hadis, hikmet dâhil bütün ilim ve fenleri ezberlediğini, bütün ilimlere vâkıf bir allâme olduğunu bana anlatmıştı.

Gençliğinde bile bütün İstanbul ulemâsı ona karşı aciz kaldı. Âlim bir zattı. Sonra lâyık olduğu mevkiye, Darül-Hikmet'e âzâ olarak tayin edildi. İstanbul'da talebelik hayatımda kendisini uzaktan gördüm- Sakalı yoktu...”(81)

5- İstanbul Müftülüğü yapmış, çok değerli âlim, fazıl Abdurrahman Güzelyazıcı Hoca Efendi, Bediüzzaman Hazretleri'nin 1918-1922 hayat dönemine ait bazı hatıralarını şöyle yâd etmektedir:

“Bediüzzaman Said-i Nursi'yi 50-55 sene evvelinden tanırım.” O zaman İstanbul'da Ayasofya'da kalırdı. Biz o zaman medresede talebe idik, kendilerini yakından tanırdım. Bana daima: “şeyh Abdurrahman, şeyh Abdurrahman!” diye iltifat ederdi.

Bir gün Ayasofya'da, hocalar ve talebeler kalabalık bir grup kendisine bir sual sordular: “Hanefiler imama uyuyor ve imam arkasında Fatiha okumuyorlar. Fakat şafiîler imama uydukları halde Fatiha okuyorlar. Bunun hangisi doğru ve haktır? Hakikatte nefs ü lemirde bu mes'elenin mahiyeti nedir?”

Sual nâzikti, kendisi şafiî mezhebindendi, suali soranlar ise, Hanef idiler. şafiîlerin lehinde bir şey söylese, suali soranlara karşı iyi bir şey olmıyacaktı. Hanefilerin lehinde konuşsa yine olmıyacaktı.(82) Çünki kendisi şafiî idi... Çok yüksek ve parlak zekâya sahipti. Bu suale de zekâsının yardımı ile hemen bir cevab verdi. Daha bir çok müşkil mes'elelerden de zekâsının buluşlarıyla sıyırılıp çıkardı. Bakın bu suale nasıl cevab verdi:

“şafiîler ekseriyetle köylü, bedevî ve köyde yaşıyan insanlardır. Hanefîler ise; şehirli, medeni ve şehirde yaşıyan insanlardır. Köyde herhangi bir mes'elenin müzakeresinde konuşma ve görüşme sırasında hem muhtar, hem imam, hem köyün ihtiyar hey'eti, hem köylülerin hepsi konuşurlar. Köy kahvesi şeklinde münazara ve münakaşa ile mes'elelerini hallederler.


Yükleniyor...