ALMAN SOSYALiSTLişİ
Yine, 1921'de te’lif edip neşrettiği Rumûz adlı bir eserinde çeşitli dünya mes'eleleri hakkında sorulan bir çok sualleri de cevablandırmıştır. Onlardan birisi: O sıra çok yaygın olup herkesin dilinde dolaşan; “Avrupa’nın, özellikle İngiliz ve Fransızların emperyalist medeniyeti mi? Yoksa Almanın enternasyonel-sosyalistliği mi daha iyidir?” şeklindeki soruya şu gelecek cevabı vermiştir. Sual ve cevabı beraber alıyoruz:
“Gâvurlardaki iki cereyanı nasıl görüyorsunuz?
Cevab: şimdilik biri necis, biri encesdir. Tahir-i mutlak yalnız desatir-i İslâmiye’dir. Öyle ise, iki cereyana da lâ'net...
Evet, lâkin bize bulaşmış encesin temizliği hesabına, onun izalesine çalıçan necise, "Necis" demekle, onu da kendimize sıçratmak, maslahat olmasa gerektir.
Mesela bir hınzır seni boğuyor, bir ayı da onu boğuyor... Ayının bağrına dürtmekle kendine musallat etmek, akıldan ziyade cünundur. Zaten bir cinnet-i müstevliye dünyaya dağılmıştır.”(47)
Bediüzzaman Hazretleri, o sıralarda bazı risalelerde bu mes'eleyi bir kaç defa ele almış ve izah etmiştir. Osmanlı müttefiki olan Almanlarla ittifakımızı bozmak veya zayıflatmak, dolayısıyla İngiliz siyaseti adına İngilizlere yaranmak desiselerine karşı, bu mes'eleyi gayet açık ve sarih olarak eserlerinde kaydetmişken; bilâhare 1953'lerde bir mahkeme kanalıyla ehl-i vukufa tedkik ettirilen eski eserlerinin bir parçasında bu mes'eleyi gören vukufsuz, beceriksiz, belki de maksatlı bir ehl-i vukuf hey'eti; “Sosyalistlik medhediliyor” diye rapor vermeleri üzerine, Üstâd Bediüzzaman Hazretleri bunlara şöyle bir cevab vermiştir:
“Eski Harbi Umumi'nin bidayetinde ve içinde, o harpte müttefikimiz olan Almanla alâkamızı kırmak ve Garplılaşmak perdesi altında bir purutluğa, yani siyaseti dinsizliğe alet yapmaya çalışan bazı münafıklar diyorlardı ki: “Alman sosyalistlikle gidiyor, dinimize zarar verecek...”
Ben de o zaman demiştim: “Sosyalistlik İslâmiyete ilişemez ve dinimize zarar veremez. Hem bizi sosyalistliğe sokamaz. Fakat Garblılaşmak, İngiliz ve Fransızın medeniyetinin fena kısmı, bizim dinimizi kısmen, terk etmeye mukabil, zararlı bir medeniyete bizi mecbur edecekler. Onun fenalıkları iyiliklerine galebe eden böyle medeniyete; bizim müttefikimiz olan Almanın sosyalistliği dinimize ilişmediği ve bizi sosyalistliğe sevk etmediği için tercih ediyorum diye o zaman demiştim.
Yine, 1921'de te’lif edip neşrettiği Rumûz adlı bir eserinde çeşitli dünya mes'eleleri hakkında sorulan bir çok sualleri de cevablandırmıştır. Onlardan birisi: O sıra çok yaygın olup herkesin dilinde dolaşan; “Avrupa’nın, özellikle İngiliz ve Fransızların emperyalist medeniyeti mi? Yoksa Almanın enternasyonel-sosyalistliği mi daha iyidir?” şeklindeki soruya şu gelecek cevabı vermiştir. Sual ve cevabı beraber alıyoruz:
“Gâvurlardaki iki cereyanı nasıl görüyorsunuz?
Cevab: şimdilik biri necis, biri encesdir. Tahir-i mutlak yalnız desatir-i İslâmiye’dir. Öyle ise, iki cereyana da lâ'net...
Evet, lâkin bize bulaşmış encesin temizliği hesabına, onun izalesine çalıçan necise, "Necis" demekle, onu da kendimize sıçratmak, maslahat olmasa gerektir.
Mesela bir hınzır seni boğuyor, bir ayı da onu boğuyor... Ayının bağrına dürtmekle kendine musallat etmek, akıldan ziyade cünundur. Zaten bir cinnet-i müstevliye dünyaya dağılmıştır.”(47)
Bediüzzaman Hazretleri, o sıralarda bazı risalelerde bu mes'eleyi bir kaç defa ele almış ve izah etmiştir. Osmanlı müttefiki olan Almanlarla ittifakımızı bozmak veya zayıflatmak, dolayısıyla İngiliz siyaseti adına İngilizlere yaranmak desiselerine karşı, bu mes'eleyi gayet açık ve sarih olarak eserlerinde kaydetmişken; bilâhare 1953'lerde bir mahkeme kanalıyla ehl-i vukufa tedkik ettirilen eski eserlerinin bir parçasında bu mes'eleyi gören vukufsuz, beceriksiz, belki de maksatlı bir ehl-i vukuf hey'eti; “Sosyalistlik medhediliyor” diye rapor vermeleri üzerine, Üstâd Bediüzzaman Hazretleri bunlara şöyle bir cevab vermiştir:
“Eski Harbi Umumi'nin bidayetinde ve içinde, o harpte müttefikimiz olan Almanla alâkamızı kırmak ve Garplılaşmak perdesi altında bir purutluğa, yani siyaseti dinsizliğe alet yapmaya çalışan bazı münafıklar diyorlardı ki: “Alman sosyalistlikle gidiyor, dinimize zarar verecek...”
Ben de o zaman demiştim: “Sosyalistlik İslâmiyete ilişemez ve dinimize zarar veremez. Hem bizi sosyalistliğe sokamaz. Fakat Garblılaşmak, İngiliz ve Fransızın medeniyetinin fena kısmı, bizim dinimizi kısmen, terk etmeye mukabil, zararlı bir medeniyete bizi mecbur edecekler. Onun fenalıkları iyiliklerine galebe eden böyle medeniyete; bizim müttefikimiz olan Almanın sosyalistliği dinimize ilişmediği ve bizi sosyalistliğe sevk etmediği için tercih ediyorum diye o zaman demiştim.
Yükleniyor...