“Sual: Hangi cem'iyyettensin? Neden muhalefeti şiddetle tenkit ediyorsun?

Cevab: şüheda cem'iyetindenim... Tek bir velîyi inkâr veya istihfaf etmek meş'umdur. Öyle ise, iki milyon evliyaullah olan şühedayı inkâr etmek ve kanlarını heder saymak meş'umların en meş'umudur.

Zira muhalefet der: "Haksızlık olarak harbe girildi, hasmımız haklıydılar, Cihad değildi...

İşte şu hüküm, iki milyon şühedanın şehadetini inkârdır. Bence en çok duamız bu olmalı:

Bir hakikat var ki, en Bedevî ve hatta vahşî insanlar dahi o hakikate karşı serfürû-berde-i itaat ve ihtiramdırlar. Bir aşiretten mütehasim iki kabile; hariç bir hasım zuhur etse, sevk-i tabiî ile dahilî hüsumet ta'til edilir. şayan-ı istiğrabtır ki, medenî, münevver telâkkî edilenler o vahşîlerden çok aşağıdırlar. Husumet-i hariciyenin zuhuruyle dahilî husumeti teşdid ederler. Eğer medeniyet ve fen böyle ise, insanın saadeti vahşet ve cehalettedir.”(46)

Bu suale verilen cevabta, evvela Bediüzzaman’ın esaretten döndükten sonra, artık hiç bir cemiyet ve teşekkül ile ilgilenmediğine bariz delildir. Onun o sıra en mühim gördüğü ve yaptığı iş; “dört” taraftan, şanlı Osmanlı devletinin tasarruf etmiş olduğu mülkünün sahipsiz kalan metrûkatını yutmak için gelen müstevlî ecnebî gaddar düşmanlarına karşı, milletin ittihadını, yek-vücudluk ve uhuvvetini te'min edecek ve dahildeki kısır çekişmeleri ortadan kaldıracak hizmetlere el atmış olması idi. Bunu da ancak bir mürşid-i ümmet olarak söz ve nasihatlerini hâvî risalelerini neşretmekle yürütmüştü. Başka siyasî cem'iyyet ve partilerle hiç ilgilenmemişti.

Nitekim sualde; Onu da herkes gibi zannedenler “Hangi cem'iyettensin!” O da: “şüheda cem'iyyetindenim...” demek sûretiyle, yerini ve mevkiini göstermiş, parti ve cem'iyetlerle alâkasının olmadığını ilân etmiştir. Hem o sıralarda, yani 1920'de; mütedeyyin fakat partici bir âlimin, başka bir partideki dindar müttaki bir zatı lâ'net edercesine zemmettiğini, fakat kendi partisinde bulunan meşhur bir münafığı medih ve sena ettiğini gören Bediüzzaman; siyaset ve tarafgirliğin verdiği iğrenç ve zehirli haletten nefret etmiş, iğrenmiş ve demiştir.


Yükleniyor...