Şerefname kitabı bu bilgilerin haricinde herhangi birşey kaydetmemiştir. Eğer Sayın Kutay’ın zikrettiği bilgiler İdris-i Bitlisî’nin başka bir kitabında var ise bilmiyoruz. Yalnız İdris-i Bitlisî’nin, şah İsmail Safevi’nin şialık adına tecavüzünden sakınmak için, Osmanlı Padişahı 2. Beyazid’e iltica ettiği zaman, Heşt-Behişt”(23) namında Osmanlı tarihini padişaha hediye olarak yazdığını biliyoruz. Bu kitabında da böyle bir kayd olup olmadığını bilmiyoruz.
Faraza Cengiz Han’ın önüne kattığı söylenen Harzem - Horasan Türklerinin bu bölgeye yerleştiklerini kabul de etsek, acaba Celâleddin-i Harzem şah ile birlikte bu tarafa hicret eden ordusu, milleti hepsi yalnız Harzem -Horasan Türklerinden mi ibaretti? Harzem şah’ın askeri; İranlı, Beluçlu, Afganlı, Horasanlı ve saire bir çok İslâm milletlerinden müteşekkil olduğunu Kutay Bey bilmiyorlar mı? “gelip yerleştiler” diye söylediği Hizan ve Bitlis bölgesi acaba eski sâkinlerinden tamamen hâlî ve boş dağlar mı idi? Buralar da ezkadim yaşayan yerlilerin hepsi nereye gitmişlerdi?
Salisen: Hamdullah Suphî Tanrıöver’den naklen:(24) Benim dedemin adı “Mirza” imiş. Bu Mirza’nın bir önü ve arkası olacak. Dedemin babasının ismi de “Kumral” imiş. Ben Kürtçe’de böyle bir isim (Kumral) bulamıyorum:
şimdi bu rivayetleri biz doğru saysak bile, N. Şahiner’in bizzât “Nurs” köylüsünün en yaşlılarından ve Bediüzzaman’ın akrabalarından tesbit ettiği gerçek rivayete ters düştüğü görülmektedir. Şahiner’in tesbitinde, dedesinin ismi “Ali” olduğu, Ali’nin babası da “Hızır” olduğu, ondan sonraki dedeleri “Mirza Halid” ve “Mirza Reşan” olduğudur.
Kutay’ın şu rivayetinde ise, hemencik dedesinin de adı “Mirza”, yani baba-oğul ikisi de Mirza, onun da babasının ismi “Kumral” şeklindedir.
İşte bu iki rivayetten birisi ana kaynağından, ötekisinin de tarihi vesikalığı olmayan bir hayuladan geldiği görülmektedir.
“Kumral” ismi için güya Üstâd “Ben Kürtçede böyle bir isim bulamıyorum:” şeklindeki izafede bir atf-ı cehli isnad çıkar. Bir kere kumralın aslı olan “Kumre” kelimesi Arapçadır. Lûgat-ı Remzî kitabı Cilt 2, sayfa 145’de şöyle: “Kumre: Arapça, elvandan yeşile mail olan renge denilir ki havaî renk olacaktır”
Faraza Cengiz Han’ın önüne kattığı söylenen Harzem - Horasan Türklerinin bu bölgeye yerleştiklerini kabul de etsek, acaba Celâleddin-i Harzem şah ile birlikte bu tarafa hicret eden ordusu, milleti hepsi yalnız Harzem -Horasan Türklerinden mi ibaretti? Harzem şah’ın askeri; İranlı, Beluçlu, Afganlı, Horasanlı ve saire bir çok İslâm milletlerinden müteşekkil olduğunu Kutay Bey bilmiyorlar mı? “gelip yerleştiler” diye söylediği Hizan ve Bitlis bölgesi acaba eski sâkinlerinden tamamen hâlî ve boş dağlar mı idi? Buralar da ezkadim yaşayan yerlilerin hepsi nereye gitmişlerdi?
Salisen: Hamdullah Suphî Tanrıöver’den naklen:(24) Benim dedemin adı “Mirza” imiş. Bu Mirza’nın bir önü ve arkası olacak. Dedemin babasının ismi de “Kumral” imiş. Ben Kürtçe’de böyle bir isim (Kumral) bulamıyorum:
şimdi bu rivayetleri biz doğru saysak bile, N. Şahiner’in bizzât “Nurs” köylüsünün en yaşlılarından ve Bediüzzaman’ın akrabalarından tesbit ettiği gerçek rivayete ters düştüğü görülmektedir. Şahiner’in tesbitinde, dedesinin ismi “Ali” olduğu, Ali’nin babası da “Hızır” olduğu, ondan sonraki dedeleri “Mirza Halid” ve “Mirza Reşan” olduğudur.
Kutay’ın şu rivayetinde ise, hemencik dedesinin de adı “Mirza”, yani baba-oğul ikisi de Mirza, onun da babasının ismi “Kumral” şeklindedir.
İşte bu iki rivayetten birisi ana kaynağından, ötekisinin de tarihi vesikalığı olmayan bir hayuladan geldiği görülmektedir.
“Kumral” ismi için güya Üstâd “Ben Kürtçede böyle bir isim bulamıyorum:” şeklindeki izafede bir atf-ı cehli isnad çıkar. Bir kere kumralın aslı olan “Kumre” kelimesi Arapçadır. Lûgat-ı Remzî kitabı Cilt 2, sayfa 145’de şöyle: “Kumre: Arapça, elvandan yeşile mail olan renge denilir ki havaî renk olacaktır”
Yükleniyor...