Bediüzzaman Hazretleri Darül-Hikmet’e tayin edilişinden yedi ay 21 gün sonra, yani Rumi 19 Nisan 1335, Miladî 1 Mayıs 1919'da Meşihat’tan altı ay me'zuniyet talebinde bulunan bir dilekçe vermiş, mezkûr dilekçeye doktorların verdikleri raporu da rabten sunmuş, aynı günde Darül-Hikmet’in hazır dört a'zasının imzalarıyla; Bediüzzaman'ın o ma'zereti kabul edilerek altı ay me'zun sayılmıştır.
Bu altı aylık me'zuniyet raporunun bitiminden sonra, Darül-Hikmet'teki vazifesine devam etmiş olacak ki; Darül Hikmet dosyalarında, ta Rumi 13 Eylül 1337, Miladî 26 Eylül 1921'e kadar başka herhangi bir mezuniyetine rastlanmamıştır. Ancak zikri geçen 26 Eylül 1921'de Sarıyer'de ikamet etmekte iken, tekrar bir dilekçe ile üç aylık mezuniyet talebinde bulunduğu görülmüştür. Bu durumda Üstâd Hazretleri’nin ilk başta aldığı raporlar ve mezuniyetten sonra, vazifesine devam etmiş ve bu tarih 1 Kasım 1919'dan, son üç aylık mezuniyet talebi tarihi olan 26 Eylül 1921’e kadardır. Buna göre dokuz ay 26 gün muntazam şekilde vazifeye devam ettiği görülmektedir.
Adı geçen son üç aylık mezuniyetini de kullandıktan sonra, herhalde artık Darül-Hikmet'e pek devam etmiş değildir. Zira son üç aylık mezuniyeti müteakip, Yuşa' tepesinde inzivaya çekildiği anlaşılmaktadır. Mezkur son me'zuniyet dilekçesini verdikten 13 gün sonra, Bediüzzaman'a bir nüfus tezkeresi verilmiş. Bu tarihten 4 ay sonra da, yani 30 Ocak 1922'de, resmî me'murlara mahsus kısa hal tercümesini havî bir beyanname tanzim edilmiş ve Darül-Hikmet'teki dosyasına konulmuştur. Anlaşılan bu son üç aylık mezuniyet talebi tarihinden dört ay onüç gün sonra, Üstâd’ın Yuşa’ tepesindeki inzivası başlamıştır. Lâkin bu inzivanın ne kadar devam ettiğini bilemiyoruz.
Yükleniyor...