“Dokuz sene evvel Eski Said, sigarayla beraber, gazeteleri ve siyaseti ve sohbet-i dünyeviye-i siyasiyeyi terk ettim...”(37)

0 tarih ise, 1922 tarihine rastlamaktadır. Buna göre Devlet Felsefesi kitabı, Bediüzzaman’ın siyaseti terk ve içtimaî mes'elelere karşı tecennüb tavırlarını; tek partili, çok partili dönemlere tatbik etmeye kalkışmış olması bir hayalden öteye geçemez. Bu meseleye ilerde temas edileceğinden şimdi mukayesesine geçmeyeceğiz.

Bir başka husus da: Bediüzzaman Hazretleri’nin 1923 Mayıs veya Haziranı’nda Ankara'dan ayrılıp Van'a gitmesini, “Eski Said'i bırakıp Yeni Said'e gidişi” şeklinde yorumlanması dahi, yukardaki izahlar muvacehesinde doğru olmasa gerek... Gerçi hakikat olarak, Bediüzzaman’ın Ankara'dan küsüp ayrılmasıyla; gençliğinden bugüne kadar kıyafetini hiç değiştirmeden hep millî kıyafetiyle gezmiş iken, Van’a gittikten hemen sonra, 46. yaşında olduğu halde, ilk olarak ulemâ kisvesini giymeye başlamış ve büsbütün târik-i dünya olarak ehl-i uzlet ve ahiret olmuştur. Bununla beraber sadece bir kıyafet meselesi bu mevzu'da esas teşkil etmediğinden ve yukarda zikri geçen hâdiseler muvacehesinde, 1920'nin son baharında Yeni Said'in barigâhının kapısından girmiş, bir sene sonra da, o âlemin manevî tahtının câlisi olmuştur.

ZARURÎ BiR HATIRLATMA

Üstâd Bediüzzaman gibi büyük bir mücahidin ve ender bir allâmenin hayatı ve hizmet yönleri çok dallı olmasından, onun hayat ve hizmet vechelerinden hiç olmazsa bir kaç nev'ini zabtedebilmek için, zarurî olarak birkaç defa mes'elelerin nihayetinden başlangıcına dönme mecburiyetinde kalıyoruz. şimdi buradan da, yine Üstâd'ın hayatının ve cihan-değer hizmetlerinin başka bazı vechelerini zabt etmek üzere, tekrar 1918 yılının içine dönüyor ve onu takib etmeye başlıyoruz. Bu kitabın bazı yerlerinde zaman zaman böyle mecburî geriye dönüşler de göreceksiniz.

Evet, 1918 Temmuzu’nda esaretten dönen Üstâd Bediüzzaman, İstanbul’a geldiği ilk günlerinde -az yukarda vesikalarıyla kaydedildiği gibi- onunla samimî hislerle en çok ilgilenen Harbiye Nazırı ve başkumandan vekili Enver Paşa'dır. Enver Paşa Bediüzzaman'a ordu namına iftiharlı bir harb madalyası verdiği gibi, onun üç aylık maddî maişetinin masraflarını da karşılamak üzere Harbiye Nezareti bütçesinden yüzelli altın lira tahsisat çıkarttı. Ayrıca Üstâd İstanbul’a geldikten iki ay sonra, Darül-Hikmet-il İslâmiye müessesesi teşekkül etmiş olduğundan, Harbiye Nezareti’nin, dolayısıyla Enver Paşa'nın Bediüzzaman'ı ordu namına Darül-Hikmet'e en muvafık


Yükleniyor...