Necmeddin Şahiner eserinin ilk baskılarında tarihçi Cemal Kutay’ın şöhretli şahsiyyetine delilsiz itimadına binâen teslim olmuştu. Fakat görüldü ki; o izah ve yorumlar gerçeklere ters düştü ve bazı zararlı münakaşalar vaki’ oldu. N. Şahiner de kitabının son baskılarında düzeltmelere mecbur kaldı.
Şahiner’den çok önce, merhum Avukat Bekir Berk de mahkemelerde, Kutay’ın bu mevzudaki sözlerini müdafaalarında nakletti. Bir mahkeme müdafaası olduğu için olabilirdi. Çünki, 1960’dan başlayarak 1971’lere kadar din düşmanı gizli komiteler zamanın kâbil ve müsâid C.H.P’sine hulül ederek, sinsi ve sistemli bir şekilde; Nûr Risaleleri okuyanları kanunca, adliyece, demokrasi ve vicdan hürriyeti meydanında mes’ul edemedikleri, durduramadıkları için; lekeleme, iftira ve bühtanlarla kırma, bozma ve dağıtma faaliyetleri kesafet peyda etmişti. İmzasız iftiraname broşürleri, sahte reddiyeler vs. çok oldu. Bütün bunlara karşı tedafüî durumunda olan Nûr Tâlebeleri, bilhassa Avukat Bekir Berk, müsbet olan her bir delili değerlendirmek ihtiyacında idiler. Soğuk bir harp halini alan o zamanki durumda ele geçen her bir delili, her bir vesikayı, ilmî kaideler süzgecinden geçirmeğe belki zaman ve fırsat yoktu. Lâkin rahatça oturup bir tarihçe kitabını yazan için, ortaya atılan müsbet - menfî söz ve iddiaların gerçek tarihi vesikalık yönüne bakması şarttır. şöhretli şahsiyetler de(19) olsa, bizim açımızdan delil ve vesikaya dayanmıyorsa, sözleri kayıdsız - şartsız mu’teber sayılmamalıdır. İşte N. Şahiner bunu ilk başlarda yapmadı, yahut ona yaptırılmadı. Avukat Bekir Berk’in bilâhare neşredilen kitapları da herhangi bir tashih ve tensikden geçirilmedi.
Hatta o zaman, Risale-i Nûr neşriyatını yapanlar bile, o günlerde kesif tufan şeklini alan durumdan heyecan ve telâşa kapılarak, Risale-i Nûr’un bazı yerlerinde “Kürt, Kürdistan” gibi tabirlerin bazılarını kaldırdılar. Yerine “şarkî Anadolu” gibi tabirlerle değiştirmişlerdi. Fakat değişen yerler çok az ve malum yerlerdi. Sonra “Envar Neşriyat” onları tekrar düzeltti. Bu meselede münakaşa ve gıybeti devam ettirmeyi isteyen bazı insanlar şahsî intikam hisleriyle o gibi noktaları bahane ederek mütemadî hücumlarına bir zemin olmuş..(20) Buna bazı siyasi çevrelerin intikamkâr tecavüz mekanizması da maalesef inzimam etti. Ve hakeza!.. İstemiyerek saded harici girdik, özür dileriz.
Şahiner’den çok önce, merhum Avukat Bekir Berk de mahkemelerde, Kutay’ın bu mevzudaki sözlerini müdafaalarında nakletti. Bir mahkeme müdafaası olduğu için olabilirdi. Çünki, 1960’dan başlayarak 1971’lere kadar din düşmanı gizli komiteler zamanın kâbil ve müsâid C.H.P’sine hulül ederek, sinsi ve sistemli bir şekilde; Nûr Risaleleri okuyanları kanunca, adliyece, demokrasi ve vicdan hürriyeti meydanında mes’ul edemedikleri, durduramadıkları için; lekeleme, iftira ve bühtanlarla kırma, bozma ve dağıtma faaliyetleri kesafet peyda etmişti. İmzasız iftiraname broşürleri, sahte reddiyeler vs. çok oldu. Bütün bunlara karşı tedafüî durumunda olan Nûr Tâlebeleri, bilhassa Avukat Bekir Berk, müsbet olan her bir delili değerlendirmek ihtiyacında idiler. Soğuk bir harp halini alan o zamanki durumda ele geçen her bir delili, her bir vesikayı, ilmî kaideler süzgecinden geçirmeğe belki zaman ve fırsat yoktu. Lâkin rahatça oturup bir tarihçe kitabını yazan için, ortaya atılan müsbet - menfî söz ve iddiaların gerçek tarihi vesikalık yönüne bakması şarttır. şöhretli şahsiyetler de(19) olsa, bizim açımızdan delil ve vesikaya dayanmıyorsa, sözleri kayıdsız - şartsız mu’teber sayılmamalıdır. İşte N. Şahiner bunu ilk başlarda yapmadı, yahut ona yaptırılmadı. Avukat Bekir Berk’in bilâhare neşredilen kitapları da herhangi bir tashih ve tensikden geçirilmedi.
Hatta o zaman, Risale-i Nûr neşriyatını yapanlar bile, o günlerde kesif tufan şeklini alan durumdan heyecan ve telâşa kapılarak, Risale-i Nûr’un bazı yerlerinde “Kürt, Kürdistan” gibi tabirlerin bazılarını kaldırdılar. Yerine “şarkî Anadolu” gibi tabirlerle değiştirmişlerdi. Fakat değişen yerler çok az ve malum yerlerdi. Sonra “Envar Neşriyat” onları tekrar düzeltti. Bu meselede münakaşa ve gıybeti devam ettirmeyi isteyen bazı insanlar şahsî intikam hisleriyle o gibi noktaları bahane ederek mütemadî hücumlarına bir zemin olmuş..(20) Buna bazı siyasi çevrelerin intikamkâr tecavüz mekanizması da maalesef inzimam etti. Ve hakeza!.. İstemiyerek saded harici girdik, özür dileriz.
Yükleniyor...