BiNBAşI ALi HAYDAR'IN iFADESi
Esaretten firar keyfiyeti hakkında, Binbaşı Ali Haydar Bey’den nakledilmiş olan bir rivayet şekli de; şöyle ki:
(Lise muallimi Maksud Belen Manisa’dan mektupla bildirdiği Teyp Tahir kanalıyla gelen mühim bir hatıra ve rivayettir.)
Nazillili Teyp Tâhir adıyla ma'ruf zat, bir çok kimselere bunu anlattığı gibi, Manisalı muallim Maksud Belen ve Geyveli Yunus Özen gibi kimselere de anlatmış, bunlarda bana anlattılar. Bilahere ben de Teyp Tâhir’den aynen dinledim. Riveyet aynen şöyle:
25 sene evvel bir gün, Aydın'ın İncirliova kazasında bir toplulukta, ders esnasında, ben “Bir Üstâd tanıyorum” şiirini okuyup bitirdikten sonra; cemaat içinde yaşlı bir zat, ismi Ali Haydar Bey, emekli bir subay ve Trakya’da Selanik gibi bazı yerlerde As. şube Reisliği yapmış olan bu zat, Üstâd için: “O benim de Üstâdımdır” dedi. Sebebini sorduk. “Ben Said-i Nursî Hazretleri ile birlikte Rusya’da esarette idim. Bir gece Volga nehrini beraber geçtik. Harika şekilde geçtik. Nehrin kenarına geldiğimizde bana: “Gözünü kapa, sakın açma ve bana tutun!” dedi;
Ben de öyle yaptım. Bir müddet gözüm kapalı kaldı. Kenara ulaştık zannıyla, bir ara gözümü açtım. Meğer daha varmış. Ben batmaya başladım. Üstâd bana “Neden gözünü açtın, ben sana açma demedim mi?” diye kızdı. Fakat kenara az kalmıştı. Beni tuttu, o az kalan mesafeyi de geçirdi:” dedi.
Bu rivayetin sıhhati eğer teslim edilse, herhalde N. Şahiner'in kaydettiği rivayet te'kid edilmiş oluyor.
Üstte kaydettiğimiz gibi, Üstâd’ın ifadelerinde “tek başımla firar ettim” demesi bu rivayeti bir derece cerhetmekle birlikte, olabilir ki; Volga nehrini, amma Volga nehrinin ana kanalını değil, bir kolunu Üstâd’la birlikte geçmiş olabilirler. Geçtikten sonra da, Üstâd ondan ayrılarak tek başıyla firarî seyahatini bitirmiştir denilebilir.
Yine Cemal Kutay
Burada son bir defa daha tarihçi C. Kutay’la karşı karşıya gelme mecburiyetinde bulunuyoruz. şöyle ki: Bediüzzaman’ın esaretten firar hadisesi mevzuunda kaydettiği şeylerle, Üstâd’ın kendi öz beyanlarına, ayrıca da Üstâd’ın sağlığında yazılan tüm tarihçe kitaplarına mugayir bir sûrette “Bediüzzaman’ın hayatının meçhul tarafı” diye Bediüzzaman’ın vefatından sonra bazı iddialarla meydana çıktı. Bu iddiaların bazılarına bu kitapta yer yer temas ettik, tahliller yaptık. Neticede mübalağa ve mesnedsiz şeyler olduklarını
Esaretten firar keyfiyeti hakkında, Binbaşı Ali Haydar Bey’den nakledilmiş olan bir rivayet şekli de; şöyle ki:
(Lise muallimi Maksud Belen Manisa’dan mektupla bildirdiği Teyp Tahir kanalıyla gelen mühim bir hatıra ve rivayettir.)
Nazillili Teyp Tâhir adıyla ma'ruf zat, bir çok kimselere bunu anlattığı gibi, Manisalı muallim Maksud Belen ve Geyveli Yunus Özen gibi kimselere de anlatmış, bunlarda bana anlattılar. Bilahere ben de Teyp Tâhir’den aynen dinledim. Riveyet aynen şöyle:
25 sene evvel bir gün, Aydın'ın İncirliova kazasında bir toplulukta, ders esnasında, ben “Bir Üstâd tanıyorum” şiirini okuyup bitirdikten sonra; cemaat içinde yaşlı bir zat, ismi Ali Haydar Bey, emekli bir subay ve Trakya’da Selanik gibi bazı yerlerde As. şube Reisliği yapmış olan bu zat, Üstâd için: “O benim de Üstâdımdır” dedi. Sebebini sorduk. “Ben Said-i Nursî Hazretleri ile birlikte Rusya’da esarette idim. Bir gece Volga nehrini beraber geçtik. Harika şekilde geçtik. Nehrin kenarına geldiğimizde bana: “Gözünü kapa, sakın açma ve bana tutun!” dedi;
Ben de öyle yaptım. Bir müddet gözüm kapalı kaldı. Kenara ulaştık zannıyla, bir ara gözümü açtım. Meğer daha varmış. Ben batmaya başladım. Üstâd bana “Neden gözünü açtın, ben sana açma demedim mi?” diye kızdı. Fakat kenara az kalmıştı. Beni tuttu, o az kalan mesafeyi de geçirdi:” dedi.
Bu rivayetin sıhhati eğer teslim edilse, herhalde N. Şahiner'in kaydettiği rivayet te'kid edilmiş oluyor.
Üstte kaydettiğimiz gibi, Üstâd’ın ifadelerinde “tek başımla firar ettim” demesi bu rivayeti bir derece cerhetmekle birlikte, olabilir ki; Volga nehrini, amma Volga nehrinin ana kanalını değil, bir kolunu Üstâd’la birlikte geçmiş olabilirler. Geçtikten sonra da, Üstâd ondan ayrılarak tek başıyla firarî seyahatini bitirmiştir denilebilir.
Yine Cemal Kutay
Burada son bir defa daha tarihçi C. Kutay’la karşı karşıya gelme mecburiyetinde bulunuyoruz. şöyle ki: Bediüzzaman’ın esaretten firar hadisesi mevzuunda kaydettiği şeylerle, Üstâd’ın kendi öz beyanlarına, ayrıca da Üstâd’ın sağlığında yazılan tüm tarihçe kitaplarına mugayir bir sûrette “Bediüzzaman’ın hayatının meçhul tarafı” diye Bediüzzaman’ın vefatından sonra bazı iddialarla meydana çıktı. Bu iddiaların bazılarına bu kitapta yer yer temas ettik, tahliller yaptık. Neticede mübalağa ve mesnedsiz şeyler olduklarını
Yükleniyor...