O dedi: “Bu iş kolay. Ben sana elbisemi veririm, giyersin ve çıkarsın, kimse sana birşey demez. Surun dışında buluşur, sana yolu ta’rif ederim,” dedi.

Ben onun elbisesini giydim ve surun kapısından çıktım. Kimse birşey demedi. Sonra o zat geldi, elbisesini iade ettim. Bana yolu tarif etti, gittim, gittim. Bir ormanın içine daldım, orada yolu ve yönü kaybettim. Sonra orada otlayan bir ineğe rast geldim. Bu hayvan herhalde insanların olduğunu gösterir diye, hayvanı yürüttüm, bende arkasından yürüdüm. Biraz gittik, bir mağaraya geldik. Hayvan mağaraya girdi. Bende arkasından girdim. İçerde pir-i fani ihtiyar bir zat vardı. Selam verdim. O da benim ismimi, künyemi, lakabımı söyliyerek “Ve Aleykümüsselam!” dedi. Beni oturttu, “herhalde karnın açtır” dedi. “Ama benim yiyeceğim ekmeğim bitmiş. Ben sana şu ineğimden biraz süt sağayım, onu içersin” dedi. Sütü içtikten sonra, bana dedi ki: “Büyük musibetler, felaketler gelecek. Bunları def'edecek üç şey vardır:

Birincisi : Her yerde seslice Ezan-ı Muhammedî okumak.

İkincisi : Cemaatle namaz kılmak.

Üçüncüsü : Kur’ân derslerini vermek ve almak.”

Daha sonra, o ihtiyar zat bana yolu tarif etti, izin istiyerek ayrıldım.”

Yine dokuzuncu rica’da, hem de yukardaki bir ve iki numaralı maddelerde gösterildiği üzere, bu firarî seyahati tek başına yaptığını ve Rus hududundan çıktıktan sonra, ilk ve birinci uğradığı yer, Polonya'nın başkenti olan Varşova olduğunu, ondan sonra Viyana yoluyla İstanbul’a geldiğini açık-seçik yazmakla; Almanya, Berlin gibi hiç bir şeyin mevzu-u bahis olmadığını göstermekte ve aynı zamanda Rusya’dan firar vaktini de bildirmektedir ki, bütün o yolculuklar dahil ilk firarından İstanbul’a ayak basışına kadar, sadece üç ay, 25 gündür. O ise, iki ay Almanya'da kaldığı vesairenin yeri ve mahalli olmadığını gayet açık olarak göstermektedir.

YEşENİ ABDURRAHMAN'IN YAZDIKLARI

Üstâd’ın esaretten firar hadisesi için merhum Abdurrahman’ın yazdığı tarihçede ise şöyle denilmektedir: “Kosturma'dan firar suretiyle Petersburg'a uğrıyarak Varşova'ya gelmeye muvaffak olmuş. Bilâhare Viyana tarikiyle İstanbul’a gelerek, esaretten tahlis-i giriban olmuş...”(315)

Merhum Abdurrahman’ın ifadesinin ve diğer belgelerin tarz-ı beyanında, Üstâd için en büyük mesele Rus hudutlarından çıkabilmesi ve Polonya’nın

Yükleniyor...