3- 26. Lem'a’nın dokuzuncu ricasındaki hatıra kısmı da bura ile ilgilidir. Ancak az üstte başka bir münasebetle kaydedildiği için tekrar edilmedi.
4- Firardan bir kaç gün önce Volga nehri kenarındaki Tatar mahallesinin küçük camiinde, bir seher vaktinde kendisinde başlıyan hazin halet-i ruhiye içinde söylenen, belki de ta o zaman kaydedilen bir şiiri şöyledir:
“Firkatli ve gurbetli bir esarette fecir vaktinde ağlıyan bir kalbin ağlıyan ağlamalarıdır.
Seherlerde eser bad-ı tecelli, uyan ey gözlerim vakt-i seherde
İnayet-hah zidergâh-ı İlahî, seherdir ehl-i zenbin tevbegâhı.
Uyan, ey kalbim vakt-ı fecirde, Bekün tevbe, becû güfran zidergâhet İlahî”(314)
Ve bu şiirin devamındaki Farsça beyitler, onun o gurbetteki hazin halet-i ruhiyesini dile getirmiştir.
Üstâd’ın bu hazin hatıralı iki beyanında, Volga nehri kenarındaki Müslüman Tatarların mahallesindeki küçük camide, firar etmeden önce, yaşının tam kırkıncı yılı olduğunu beyan ederek; bu tekemmül yaşının içinde kendisinde zuhura başlıyan “Yeni Said” hâlâtının tasviri çok manidardır. Zira Yeni Said devresi, akıl ve idrakimizin dışında yeni ve başka vazifelerin ve cihanşümul imânî hizmetlerin başlangıcı oluyordu. İlerde Eski Said, Yeni Said mevzuunda bir fasıl açarak, takatimiz nisbetinde bazı köşelerini tarif etmeye çalışacağımızdan burada bu kadarıyla iktifa ediyoruz.
ESARETTEN FiRAR HADiSESiNDE SIRLI BiR HABER
Hz. Üstâd Bediüzzaman, Rus esaretinden firar hadisesinde mazhar olduğu harika teshilattan sadece bir numune olarak; 1923’lerde Van müftüsü olan şeyh Ma’sum Efendi’ye hususi şekilde anlattığı ve bu zatın da, Üstâd’ın Van’daki sevgili talebesi Molla Hamid’e özel olarak hikaye ettiği olay merhum Molla Hamid Efendi, bilahere birçok kimselere anlatmış, teyp bantlarına onun sesinden de geçirilmiştir. İşte, hem teyp kasetindeki sesinden hem iki halis nur talebesi olan Ahmet Özertan ile Mümtaz Durdu’nun bir kaç kez ondan dinledikleri rivayet ve nakil özetle şöyledir; Hz. Üstâd demişki:
“Ben Rusya’da esirken, firar edeceğim günlerde, her zaman kamp içine girip çıkan arap kıyafetli bir adam bana bir gün dedi ki; “Sen buradan kaçmak ister misin?”
Ben dedim: “İsterim ama, nasıl kaçayım? Kampın etrafındaki surdan nasıl çıkarım?”
4- Firardan bir kaç gün önce Volga nehri kenarındaki Tatar mahallesinin küçük camiinde, bir seher vaktinde kendisinde başlıyan hazin halet-i ruhiye içinde söylenen, belki de ta o zaman kaydedilen bir şiiri şöyledir:
“Firkatli ve gurbetli bir esarette fecir vaktinde ağlıyan bir kalbin ağlıyan ağlamalarıdır.
Seherlerde eser bad-ı tecelli, uyan ey gözlerim vakt-i seherde
İnayet-hah zidergâh-ı İlahî, seherdir ehl-i zenbin tevbegâhı.
Uyan, ey kalbim vakt-ı fecirde, Bekün tevbe, becû güfran zidergâhet İlahî”(314)
Ve bu şiirin devamındaki Farsça beyitler, onun o gurbetteki hazin halet-i ruhiyesini dile getirmiştir.
Üstâd’ın bu hazin hatıralı iki beyanında, Volga nehri kenarındaki Müslüman Tatarların mahallesindeki küçük camide, firar etmeden önce, yaşının tam kırkıncı yılı olduğunu beyan ederek; bu tekemmül yaşının içinde kendisinde zuhura başlıyan “Yeni Said” hâlâtının tasviri çok manidardır. Zira Yeni Said devresi, akıl ve idrakimizin dışında yeni ve başka vazifelerin ve cihanşümul imânî hizmetlerin başlangıcı oluyordu. İlerde Eski Said, Yeni Said mevzuunda bir fasıl açarak, takatimiz nisbetinde bazı köşelerini tarif etmeye çalışacağımızdan burada bu kadarıyla iktifa ediyoruz.
ESARETTEN FiRAR HADiSESiNDE SIRLI BiR HABER
Hz. Üstâd Bediüzzaman, Rus esaretinden firar hadisesinde mazhar olduğu harika teshilattan sadece bir numune olarak; 1923’lerde Van müftüsü olan şeyh Ma’sum Efendi’ye hususi şekilde anlattığı ve bu zatın da, Üstâd’ın Van’daki sevgili talebesi Molla Hamid’e özel olarak hikaye ettiği olay merhum Molla Hamid Efendi, bilahere birçok kimselere anlatmış, teyp bantlarına onun sesinden de geçirilmiştir. İşte, hem teyp kasetindeki sesinden hem iki halis nur talebesi olan Ahmet Özertan ile Mümtaz Durdu’nun bir kaç kez ondan dinledikleri rivayet ve nakil özetle şöyledir; Hz. Üstâd demişki:
“Ben Rusya’da esirken, firar edeceğim günlerde, her zaman kamp içine girip çıkan arap kıyafetli bir adam bana bir gün dedi ki; “Sen buradan kaçmak ister misin?”
Ben dedim: “İsterim ama, nasıl kaçayım? Kampın etrafındaki surdan nasıl çıkarım?”
Yükleniyor...