“...Rusya’da, Kosturma’da doksan esir zabitlerimizle beraber bir koğuşta idik. Ben o zabitlerimize arasıra ders veriyordum. Bir gün Rus kumandanı geldi, gördü, dedi: “Bu Kürt gönüllü alay kumandanı olup, çok askerimizi kesmiş. şimdi de burada siyasî ders veriyor. Ben yasak ediyorum. Ders vermesin:”

İki gün sonra geldi, dedi: “Madem dersiniz siyasî değil, dinîdir, ahlâkîdir. Dersine devam eyle!” izin verdi.”(305)

4- Onaltıncı mektuptan bir parça:

“...Harb-i Umumi'de gönüllü alay kumandanı olarak iki sene çalıştım, çarpıştım. Ordu kumandanı ve Enver Paşa takdiratı altında kıymettar talebelerimi, dostlarımı feda ettim. Yaralanıp esir düştüm. Esaretten geldikten sonra, Hutuvat-ı Sitte gibi eserlerimle kendimi tehlikeye atıp, İngilizlerin İstanbul’a tasallutu altında, İngilizlerin başlarına vurdum. şu beni işkenceli ve sebepsiz esaret altına alanlara yardım ettim. İşte onlar da bana yardım cezasını böyle veriyorlar: Üç sene(306) Rusya’da esaretimde çekmediğim zahmet ve sıkıntıyı, burada bu dostlarım üç ayda çektirdiler. Halbuki Ruslar beni Kürt gönüllü kumandanı suretinde, Kazakları ve esirleri kesen gaddar adam nazarıyla bana baktıkları halde, beni dersten men' etmediler. Arkadaşım olan doksan esir zabitlerin kısm-ı ekserisine ders veriyordum. Bir defa Rus kumandanı geldi, dinledi. Türkçe bilmediği için siyasî ders zannetti. Bir defa beni men’ etti. Sonra izin verdi. Hem aynı kışlada bir odayı cami' yaptık. Ben imamlık ediyordum. Hiç müdahale etmediler. İhtilâttan men’ etmediler. Beni muhabereden(307) kesmediler...”(308)

Daha bunlar gibi Risale-i Nur’un Lem’alar ve şualar’ında Üstâd’ın esaret hadisesi ile ilgili ders-i ibretli bir çok nümune ve misallerini sıralamak mümkündür. Fakat bu yazılanlar maksada kâfi geldiğinden bu kadarıyla iktifa edildi.

Az üstte Üstâd’dan naklettiğimiz hatıraların dördüncü nümunesinde: “Ruslar heni muhabereden kesmediler” ifadesinin bir delili olarak, Enver Paşa’nın arkadaşı Tal’at Paşa’nın hatıralarında şöyle geçmektedir: (Tercüman gazetesi 23. 2.1983 Çarşamba günki sayısında) “Bolşevik ihtilalinin olacağını Bediüzzaman Said-i Kürdî'den öğrendik” başlığı altında yayınlamıştı. Devamında şöyle diyordu:


Yükleniyor...